Bir ünlü bir antikacý kayseride geziyormuþ, bir dükkanýn önünden geçerken dikkatini bir tas çeker tas osmanlýdan kalma paha biçilme bir tasmýþ tas tan da uyuz bir kedi su içiyormuþ, adam dükkanýn sahibine gider selam verir hemþerim der ben þu kediye talibim der ne kadara bana satarsýn, kayserili dükkan sahibi þu kadar para der tamam hemþerim ben sana üç katýný veriyorum ama sen bana þu tasý hediye edicen demiþ, kayserili adama dönüp hadi lan git iþine der ben o tas için kaç tane kedi sattým sen biliyonmu demiþ?
