Eski Sisam krallarindan Ancee adinda birzalim,yeni yaptirdigi bir baga üzüm kütükleri diktiriyormus. Islerin bir an önce bitmesini saglamak içinde kölelerini hiç dinlenmeden çalistiriyormus. O zavalli kölelerden biri,birgün pek bitkin düstügü için dayanamaz ve zalim krala: - Niçin bu kadar acele ediyorsunuz efendim? Siz bu bagin üzümlerinden yapilacak sarabi hiçbir zaman içemeyeceksiniz ki !.. deyivermis. Kral biraz kizmissa da sesini çikarmamis. Nihayet gün gelip üzümler yetistikten sonra, kral köleler de dâhil herkesin hemen toplanmasini emretmis. Bir müddet sonra da o bagin üzümlerinden yapilmis saraptan bir bardak getirilmesini emretmis. Daha önce kehanet gösterisinde bulunan köleyi de huzuruna çagirtmis. Sarap bardagini eline alarak: - Söyle bakayim, benim bu saraptan hiç bir zaman içemeyecegimi tekrar iddia edebilir misin? diye sormus. Köle söyle cevap vermis: - Belli olmaz efendim. Içebileceginizi söyleyemem. Çünkü dudak ile bardak arasindaki mesafe çok uzundur. O arada basiniza neler gelebilecegini de bilemem !.. Köle sözlerini bitirir bitirmez, içeri kralin adamlarindan biri girmis. Bir yaban domuzunun bahçeye girdigini ve asmalari kirip döktügünü söylemis. Kral elindeki bardaktan bir damla dahi içmeden hemen disari firlamis. Bahçede domuzun bulundugu yere kosmus. Kral ve domuz arasinda öldüresiye bir mücadele baslamis. Sonunda yaban domuzu mizrak gibi azi disleriyle, Sisam kralinin karnini yarip ölümüne sebep olmus. Kral bostanda, bardak masada kalmis... Su söz bu olayi güzel bir sekilde ifade ediyor: "Nasip ise gelir Hint'ten Yemen'den, Nasip degil ise ne gelir elden?"