Bir gün Apollon Thessalia'da kýyýlarý aðaçlarla gölgelenen Peneus ýrmaðý kenarýnda, güzel genç bir kýz gördü. Bu güzelin adý Daphne idi ve Apollon görür görmez ona aþýk olmuþtu.
Daphne ormanlarýn derinliklerinde dolaþmaktan zevk alýyordu, ay ýþýðýnda yabani hayvanlarý kovalamak avlamak en büyük eðlencesi idi. Yalnýz baþýna dolaþmayý çok seviyordu. Dahasý Daphne hayatý boyunca yalnýz yaþamaya yemin etmiþti. Erkeklerden nefret ediyordu bu yüzden evlenmeyi kesinlikle istemiyordu. Fakat Apollon ona delicesine tutulmuþ peþini býrakmýyordu.
Ormanda karþýlaþtýklarýnda Tanrý Apollon güzeller güzeli bu kýzla konuþmak istedi ancak Daphne ondan korkarak koþmaya baþladý. Apollon ne dediyse onu durmaya ikna edememiþti, Daphne korkmuþtu bir kere. Yorgun düþene kadar koþtu koþtu, daha fazla koþacak gücü kalmadýðýnda yere yýkýldý ve toprak anaya yalvarmaya baþladý. "Ey toprak ana beni ört beni sakla, kurtar" Toprak ana onun yakarýþýný duymuþtu, az sonra Daphne yorgunluktan aðrýyan bacaklarýnýn sertleþtiðini, odunlaþmaya baþladýðýný hissetti. Gri renginde bir kabuk göðsünü kapladý. Güzel kokulu saçlarý yapraklara dönüþtü ve kollarý dallar halinde uzandý, küçük ayaklarý ise kök olup topraðýn derinliklerine doðru indi.
Apollon sevdiði kýza sarýlmak isterken bu Defne aðacýna çarpýnca þaþýrdý. O günden sonra Defne aðacý Apollon'un en sevdiði aðaç oldu, ve defne yapraklarý genç tanrýnýn saçlarýnýn çelengi oldu.