Evleneli oniki yýl olmuþtu. Çocuk sahibi olamamýþtýk. Tedavi için gittiðimiz doktorlarýn hemen hepsi aþaðý yukarý ayný þeyleri söylemiþlerdi. Bu gerçekleri duymak eþim için de benim için de her seferinde yýkým oluyordu. "Çocuk sahibi olabilmeniz imkansýz görünüyor" Bu kelimelerin her tekrarlanýþý umudumuzu iyice yitirmemize neden olmuþtu. -Neden evlatlýk edinmiyoruz? dedim eþime -Sahipsiz onca çocuk varken... Belki de Tanrý onlardan birine sahip çýkmamýzý istiyor. Ve belki de bu yüzden bir bebek sahibi olmamýzý dilemiyor.
Yetimhanede bebeklerin bulunduðu bölüme girer girmez, ilk onu gördüm. Ayaklarýný havaya dikmiþ, elleri ile onlara ulaþmaya çalýþýyordu. Harukulade bir bebekti ve ben ondan gözlerimi alamýyordum. -Bu... bunu kendimize evlat edinelim dedim. Daha ilk bakýþta ona karþý öylesi güçlü bir sevgi hissettim ki, sanki doðurduðum çocuðumu emanet býraktýðým bir yerden geri almak üzere gelmiþim hissine kapýldým. Ancak yetimhane yetkilileri bu konuda beyazlar kadar þanslý olmadýðýmýzý, zencilerin evlat edinebilmelerinin biraz daha güç olduðunu söylemiþlerdi. -Ben bu bebek için sonuna kadar mücadele edeceðim. dedim eþime Oda zaten bu konuda en az benim kadar kararlýydý. O günden sonra, gerçekten de onun için çok mücadele etmek zorunda kaldýk. Bir çok araþtýrma, soruþturmaya tabi tutulduk. Aylarca uðraþtýk ama sonunda onu bize verdiler.
Kýzýmýzýn hayatýmýza girmesi ile birlikte yuvamýzýn tek eksiði de artýk tamamlanmýþtý. O harika bir bebekti. Eeþimle ben onun için çýldýrýyorduk. Jacklyn okul çaðýna geldiðinde ona gerçeði anlattýk. Artýk kendisinin öz anne ve babasý olmadýðýmýzý biliyordu. Bu gerçeði öðrenmiþ olmasý onda tahmin ettiðimiz þoku yaratmadý. Küçücüktü fakat inanýlmaz derecede olgun bir çocuktu. Birgün arkadaþý Laura'yla sohbetlerine tanýk oldum. Sevgili kýzýmýn o gün arkadaþýna söylediði sözler, benim hayatýmda aldýðým en güzel ödül oldu.
"Ben evlatlýðým" dedi Jacklyn Laura þaþkýn bir ifade ile sordu; "Evlatlýk ne demek?" Küçük kýzým þöyle yanýt verdi. "Annenin karnýnda deðil, yüreðinde büyümektir."