Hergün geçtiði o yolda, sayýsýz güllerin bulunduðu bir de bahçe vardý bülbülün. Kiminle geçse o bahçenin yanýndan; yanýndakiler güllerin büyüsüne kapýlýp, güllerin ne kadar güzel olduðundan bahsederdi. O ise aldýrýþ etmeden "Alt tarafý gül iþte" der geçerdi bahçenin yanýndan. Güllere bakmazdý bile. Sevmek istemezdi gülleri. Solardý çünkü güller, terkederdi bir süre sonra. Ha! Bir de dikenleri vardý güllerin. Batýrýrlardý dikenlerini sevenlerine hiç acýmadan. Bir gün geçiyorken bülbül yine o bahçenin yanýndan yalnýz baþýna, gayri ihtiyari dönüp baktý herkesin hayran kaldýðý güllere. Evet sayýsýz gül vardý o bahçede ve güzel bir ahenk oluþturmuþlardý. "Sana ne" dedi kendi kendine. Sahip olamayacaðý güzelliklerden uzak durmaya çalýþýrdý çünkü. Yüzünü çevirirken bülbül, gözüne bir gül takýlýverdi. Onca gülün arasýnda duruyordu. Gözleri kilitlendi ona görür görmez, "Alt tarafý gül iþte" diyemedi dili bu kez. Olduðu yerde durdu, bakakaldý. Korktuðu baþýna gelmiþti. Elde edemeyeceklerinden uzak durmasý gerektiði aklýna geliyor ama bunu kabullenemiyordu.
Neydi farklý olan? Ne vardý ki onda, bülbülü kendisine hayran býrakan? Benzese de hepsi birbirine, gözleri ve yüreði ile ayýrabiliyordu onu diðerlerinden. Ama gözlerini ayýramýyordu bülbül, o gülden. O an "Kendine gel" dedi ve istemeye istemeye ayýrdý gözlerini. Gözlerine hükmetmiþti ama kalbine hükmedemiyordu. Anlam veremiyordu bir türlü. Onca gülün arasýndan seçtiyse onu bir sebebi olmalýydý. Aþk bu muydu?
Gün boyu onu düþündü. Gece uyutmadý hasreti. Bir daha görememe korkusu büyüdü içinde. Daha fazla duramazdý görmeliydi onu bir kez daha. Yine o bahçenin kenarýnda uzaktan uzaða seyretti gülünü ertesi gün doyasýya. Evet, onun gülüydü o artýk. Bir baþkasýnýn olmasýna tahammülü yoktu. Her gün o bahçeye gidiyordu, geceleri ise gülünü hayal ediyordu. Güzel hayalleri güzel planlarý vardý gülü için. Bir gün sevdiðini söyleyecekti gülüne, gülü de onu sevecekti. Mutlu olacaklardý elbet beraber olduklarý sürece. Zarar verebilecek herþeyden koruyordu gülünü. Küçücük vücudunun yettiðince yardým ediyordu gülüne. Susuz kalmamasý için bulutlara, gülünü ayakta tutmasý için topraða þarkýlar söylüyordu hergün. Bulutla toprak yardým ettiler güle ellerinden geldiðince. Onlar da hayrandý çünkü bülbülün sesine. Bülbülün elinden gelen buydu; yardým edebilecek herkese þarkýlar söylüyordu gülü için.
Derken zaman geçti; onsuz olamýyordu artýk bülbül, bir an olsun ayrý kalamýyordu. Hasret acýsý, sabýr taþýndan aðýr gelmeye baþlamýþtý bülbülün küçük yüreðine. Uzaktan sevmek yetmiyordu artýk. Sarýlmalýydý ona, en güzel þarkýlarý söylemeliydi gülüne. Ama sevecek miydi gül onu. Sevgisine karþýlýk verecek miydi acaba. Çok sevse de, ortada bir gerçek vardý. Habersizdi gül bülbülden. Bülbül onu seviyor, her kötülükten koruyor, hatta yardým etmeleri için hergün, o güzel sesiyle dostlarýna þarkýlar söylüyordu. Ancak güllerin en güzeli bundan haberdar deðildi henüz. Tüm cesaretini toplayýp bir gün, gülünün yanýna gitti sonunda bülbül. "Ona bu denli yakýn olmak... Ne güzel bir duygu..." diye düþündü. Hayallerinden biri gerçek olmuþtu. Tüm hayallerini gerçekleþtirmek için ise artýk konuþmalýydý onunla. Ve sözlerine baþladý o güzel sesiyle. Aþkýný itiraf etti en güzel kelimelerle. Sesi o kadar güzeldi ki, güllerin en güzeli kayýtsýz kalamadý bülbülün aþkýna. Ýlk kývýlcýmýn çakmasýna sebep olmuþtu bülbülün sesi. Ýlk kývýlcýmdan sonra, bülbülün o büyük aþký, sonsuza dek sürecek sevgisi, gülün de onu ölesiye sevmesini saðladý. Her gün buluþuyorlardý. Bülbül gece gündüz, zamanýnýn tümünü gülüyle geçirmeye baþlamýþtý. Ýþte hayalleri gerçek olmuþtu sonunda bülbülün. Bu durum bülbülün sesine hayran dostlarýný üzmeye baþlamýþtý. Artýk onlara þarký söylemiyordu bülbül. Ve bu durum kýzdýrdý bulut ile topraðý. Bize deðer vermeyene biz hiç vermeyiz dediler. Kestiler güle yardýmý. Suyunu kesti bulut, desteðini çekti toprak gülden. Bülbül ise habersizdi tüm olanlardan. Farkýnda deðildi dostlarýnýn kendisine yüz çevirdiklerinden. Onun gözü gülünden baþkasýný görmüyordu. O kadar kördü ki artýk, gülünün ihtiyaclarý olduðunu bile göremez olmuþtu. Unutmuþtu güllerin ömrünün kýsa olduðunu. Unutmuþtu, gülünün bu kadar uzun yaþamasýnýn bulut ve topraðýn sayesinde olduðunu. Günler geçtikçe gül solmaya baþladý. Bülbül anlam veremiyordu olanlara bir türlü. Gülü gözlerinin önünde soluyordu ve elinden birþey gelmiyordu. Unutmuþtu güllerin solduðunu. Bu acýya hazýrlamamýþtý kendisini. Gülleri sevmemesinin nedenini unutmuþtu. Aþkýn gücü bunu unutmasýný saðlamýþtý.
Kýsa süre sonra soldu gül. Bülbül gözü yaþlý, doyasýya sarýldý gülüne son bir kez sýký sýký. Ancak unutmuþtu... Dikenleri vardý güllerin. Daha önceden gülleri sevmemesine neden olan dikenleri unutmuþtu. Batýyordu bülbülün minik vücuduna gülünün dikenleri. Ama o aldýrýþ etmiyordu bile. Küçücük vücudundan sýzan kanlarýn ne önemi vardý ki artýk sevdiði yanýnda yokken. Ölüm korkutmuyordu onu. Hatta ölmek istiyordu. Etrafýndakilerin yardým etmesine izin vermedi. Gülünün topraða serilmiþ cansýz vücudunun yanýna uzandý bülbül ve yavaþ yavaþ kapandý gözleri. Hayatta karþýsýna çýkan güzellikleri ve aþký yaþarken, bazý þeylerin ihmale gelmeyeceðini, sadece sevginin yetmediðini, özverinin de gerekli olduðunu anlamýþtý artýk bülbül son nefesini verirken. Ve her ne kadar bedelini hayatýyla ödeyecek olsada en ufak bir piþmanlýk dahi duymuyordu bülbül. Bu aþk ona; sevgiliyi iyisiyle, kötüsüyle sevmesi gerektiðini öðretmiþti. Dikene raðmen sevip kucaklamýþtý gülünü. Ýþte o günden sonra bülbül ile gülün aþký dilden dile dolaþýr oldu. Bu aþk ile gülün güzelliði bülbülün sesi efsaneleþti ve geriye iki cansýz küçük beden ile insanlarýn almasý için birkaç ders býraktý.