Giris Sayfan Yap
Favori Sayfan Yap
Tavsiye Et
   
Canli Tv Izle Kullanici Hesaplari Müzik Video Klip Sevgi Ask Eğlence msn Messenger Şifalı Bitkiler, Bitki Dünyası Ramazan Özel 1000 lerce Fıkra { Video } { Game-Oyun } Iletisim
Elence
 
Hikayeler
 
Þanssýz Bir Adam
 Okunma  307
 Þanssýzlýk beni her yerde izliyor, eminim ki,
doðduðum gün gökyüzünde birkaç kötü yýldýz,
gezegen ya da herhangi bir gök cismi vardý.

Bir süre önce çalýþmak için Fransa'da bulunmuþ ve dönmüþ olan bir
teknisyenle tanýþtýðýmý anýmsýyorum; o da þanssýz olduðunu söylerdi.

Bu teknisyen birkaç delikanlýyla el ele vemiþti: Geceleri arabayla
dolaþýyorlar dükkanlarýn kepenklerine zincir baðlayarak arabayý çalýþtýrýyorlar,
böylece kepenk fýrlayarak sarýlýyor, onlar da içeri girip eþyalarý çalýyorlardý.

Her neyse, bu teknisyenin göðsünde bir giyotin dövmesi vardý. Üzerinde ise fransýzca
sözcüklerle; Ýtalyanca'da "hiç þansým yok" anlamýna gelen þu yazý yazýlýydý:
"Pas de chance" göðsünün kaslarýný hareket ettirdiði zaman giyotinin
býçaðý gibi görünüyor, teknisyen de sonunun böyle biteceðini söylüyordu.
Gerçekten de, giyotine gitmedi ama beþ yýllýk hapis cezasýna çarptýrýlmayý baþardý.

Þimdi ayný yazýyý benim de göðsüme yazdýrtmam gerekiyor. Çünkü herkes
benim yaptýðýmý yapar ama onlarýn iþleri iyi giderken benimki ters gider.
Demek ki; þanssýzým ve birisi kesinlikle kötülüðümü istiyor,
ya da dünyanýn benimle alýp veremediði var.

Baþkalarýndan daha dürüstçe olmasa da her zaman iþlerimi dürüst olarak yürütmeye
çalýþtým. Çünkü, bilindiði gibi hepimiz kusurluyuz yalnýzca Tanrý kusursuzdur.

Evlendikten hemen sonra karýmým parasýyla bir dükkan açarak ayakkabý
tamirciliðine baþladým ve bir memur mahallesi seçmekle iyi yaptým. Memur olarak
çalýþtýklarý ve iþyerinde iyi görünmek zorunda olduklarý için, halktan kiþiler olan
bizim gibi yýrtýk ayakkabýyla gezemezler. Dükkaným, mahallenin tam ortasýnda,
içinde en az binlerce memurun oturduðu köhne evlerin arasýndaydý.

Ayný caddede, benim tam karþýmda baþka bir ayakkabý tamircisi vardý.
Yetmiþ yaþlarýnda ve nereydeyse önünü göremeyen yarý kör bir ihtiyardý.
Dükkaný açtýðým gün benimle kavga etmeye geldi. Baykuþ öyle kötü bir
adamdý ki, karým bana nazardan korunmam için dikkatli olmamý söyledi.
Bense ona kulak asmamakla iyi etmedim.

Baþlangýçta herþey iyi gitti. Baþarýlýydým, gençtim, cana yakýndým,
çalýþýrken þarký söylüyor, patronlarýnýn ayakkabýlarýný getiren hizmetçilere
her zaman söyliyecek güzel sözler buluyor ve onlarla þakalaþýyordum. Dükkaným
artýk mahallenin salonu haline gelmiþti ve kýsa zamanda o kötü ihtiyarýn
tüm müþterilerini elinden almýþtým. Öfkeleniyordu ama yapacak birþey yoktu
çünkü ben aramýzdaki rekabeti kýzýþtýrmak için daha düþük fiyata çalýþýyordum.

Doðal olarak bir de planým vardý; tüm müþterilerimi avucumum içinde hisseder
hissetmez onu uyguladým. Bir ayakkabýya kösele taban, diðerine ise kösele taklidi
olan iþlenmemiþ bir taban koyarak sýrayla yapmaya baþladým. Yani birine koyuyor
diðerine koymuyordum. Daha sonra bu iþin farkedilmediðini görerek cesaretlendim ve
tümüne koymaya baþladým. Gerçekte bu tam anlamýyla karton deðildi ama savaþ
boyunca üretilmiþ olan sentetik bir üründü ve yemin ederim ki, köseleden daha da iyiydi.

Böylece hep neþeli, hep nazik ve keyifli, hevesle çalýþarak yeterince kazanmaya
baþladým. Herkes beni seviyordu. Bilindiði gibi ihtiyar ayakkabý tamircisi dýþýnda.

O sýralarda ilk oðlum dünyaya geldi. Ayný günlerde nasýl oldu bilmiyorum, belki de
yaðmurdan, ne yazýk ki pençe yaptýðým ayakabýlardan biri açýldý. Müþteri itiraz etmek için
dükkana geldi. Raslantý eseri tam o günlerde onardýðým ayakkabýlar açýlmaya baþladý.

Bu gibi þeylerin nasýl yayýldýðý bilinir. Tüm mahallede herkes olayý biribirine anlattý ve
o günden sonra hiç kimse bana gelmedi. Müþterilerin tümü ihtiyara döndü. O, dükkanýn
camlarý ardýnda kendi kendine gülüyor ve kýnnapý batýrýp çekmekten baþka iþ yapmýyordu.
Bense toptancýnýn beni dolandýrdýðýný, benim suçum olmadýðýný açýklayarak bas bas
baðrýyordum ama kimse bana inanmýyordu. Sonunda; devralacak birini buldum
ve birkaç kuruþla birlikte oradan çekip gittim.

Ayakkabýcýlýkta ýsrar etmenin boþ olduðunu anlayýnca meslek deðiþtirmeye karar
verdim. Delikanlýlýðýmda bir sýhhi tesisatçýnýn yanýnda çalýþmýþtým, onun için bir
lehimci dükkaný açmayý tasarladým.

Bu kez de herþeyi düþünerek yaptým, kentin merkezinde, su borularý çürük ve tüm
tesisatlarý yýpranmýþ olan, tümüyle eski evlerden oluþan bir mahalle seçtim.
Nemli, güneþ görmeyen, týpký bir maðaraya benziyen bir sokakta, biri kömürcü diðeri
ütücü olan iki dükkan arasýnda yer buldum. Birkaç demir, birkaç kurþun boru, birkaç
lavabo ve musluk aldým ve üzerinde, þu yazýlarýn bulunduðu bir levha yazdýrdým:
"Sýhhi tesisat ve teknik iþler bürosu, evlere sevis yapýlýr, isteðe göre önceden
fiyat bildirilir." Ýþ, çabucak iyi gitmeye baþladý.

O yýl þiddetli bir kýþ oldu ve kar bile yaðdý. O, çürük ve eski
evlerin tümünde patlýyan borular, sayýlamayacak kadar çoktu. Öte yandan iyi bir lehimci
her zaman kolay bulunmadýðý için bir banyo ýsýtýcýsý ya da bir kahve deðirmeni bozulunca
halk su tesisatçýsýna Tanrý'ya güvenir gibi güveniyordu. Sularýn akmadýðý ya da banyolarýnýn
su bastýðý zaman zengilerin bile ne büyük umutsuzluða kapýldýðýný bilemezsiniz. Telefon
ederler, yalvarýrlar, sizi göklere çýkarýrlar ve zamaný gelince de soluk almadan parayý öderler.

Su tesisatçýsý çok gereklidir ve gerçekten de tümünün kibirinden geçilmez, onlarla iyi
geçinmeyenin vay haline! Söylediðim gibi iþlerim hemen iyi gitmeye baþladý. Dükkan
küçüktü, karanlýktý, vitrinine bir düzine musluktan baþka bir þey koymuyordum
ama bir çok kiþi beni çaðýrýyordu. Kýsa zamanda bütün gün çalýþmaya baþladým.

Eðer, benimkinin tam karþýsýna bir baþka tesisatçý dükkaný açmamýþ olsaydý,
bu kez iþlerim kesinlikle pürüzsüz gidecekti. Bu sarýþýn, ufak tefek, sezsiz, büyük kafalý
bir gençti. Hemen hemen hiç boynu olmadýðý için kafasý göðsüne gömülmüþtü.
Ýlk iþ olarak müþterileri elimden almaya koyuldu. Bana zarar vermeye kararlý
göründüðü için; eðer, önlem almazsam baþarýlý olacaðýna inandým.

Bunu düþünürken, aklýma müþterileri elimde tutmama, hatta iþimi arttýrmama
yarýyacak iyi bir fikir geldi. Diyelim ki, bir banyo ýsýtýcýsýný yerine yerleþtiricektim.
Ýngiliz anahtarýyla civata somunlarýný sýkýþtýrarak zaten eski ve yýpranmýþ olan
boruyu duvarýn içinde kýrýlacak biçimde burkuyordum. Gece evi su basýyor, müþteri
beni çaðrýyor, ben de duvarý yararak boruyu deðiþtiriyor ve iþ yapmýþ oluyordum.

Böylece daha önce onarmýþ olduðum yerlerde yapmamaya dikkat ederek, bazý
bozukluklar yaratýyordum. Sonunda durumu düzelttim. O sýralarda ikinci
oðlum doðdu ve derin bir nefes aldým .

Bu kez gerçekten þanssýzlýðýn etkisi dýþýndaydým. Fakat hiç bir zaman büyük
söylememek gerek çünkü, yaptýðým bozukluklardan biri önüne
geçemeyeceðim kadar büyüdü. Bir banyo ýsýtýcýsý dýþarý fýrladý. Ateþ, bir dolaba,
sonra da tüm daireye sýçradý. Þanssýzlýk eseri, teknik iþlere meraklý olduðu anlaþýlan
bir çocuk, beni izlemiþti. Neler çektiðimi anlatamam.Ceza evine girmeme ramak
kaldý. Bu kez de dükkaný kapatarak mahalleden çekip, gitmek zorunda kaldým.

Ýnat bu ya, üçüncü kez dükkan açmak istedim. Artýk paralar azalmýþtý. Ýki çocuk
bir de yoldakiyle durumumuz pek ümit verici deðildi. Kent dýþýnda, mezbaha
taraflarýnda fakir halkýn otuduðu mahalleye gittim ve ufak bir þilteci dükkaný açtým.

Bu kez fikir karýmýndý çünkü, kayýnpederim de þilteciydi. Bir dikiþ makinesi,
birkaç demir somya, birkaç portatif yatak, birkaç top þilte kumaþý ve yün ile at
kýlý satýn aldým. Zavallý karým, bebek beklemekle birlikte makinede dikiþ dikiyor,
bense yünü tel tarakla taramak gibi daha aðýr iþler yapýyordum.

Mahalle çok fakirdi, çok seyrek olarak sipariþ geliyordu. Yiyecek yemek bile
bulamýyorduk. Karýma söylediðim gibi bu kez þanssýzlýðýmý baþýmýzdan savmamýz
çok güç olacaktý. Fakat ilkbahara doðru iþler iyi gitmeye baþladý.

Fakirler de temiz olmak isterler, fakir aileler de evi temiz tutmak için her türlü
özveride bulunurlar. Ýlkbaharda mahalledeki kadýnlarýn çoðu þiltelerini yeniletmek için
bana geldiler. Bu iþlerin nasýl yürüdüðü bilinir. Bir ay önce kimse gelmiyordu, þimdi
ise elimi hangi iþe atacaðýmý bilemiyordum.

Ýþimi yalnýz baþýma yürütemediðim için yanýma bir çýrak aldým. Onyedi yaþýnda
haylaz bir çoçuktu. Ayný Etopya imparatoru Negus'u andýran esmer derisi ve
kývýrcýk saçlarý olduðu için ona Negus diyorlardý. O, þilteleri götürmek ya da almak
için dolaþýyor, bense çalýþmak için dükkanda kalýyordum.

Bu Negus, çamaþýrcýlýk yapan annesinin baþ belasýydý. Onu bir faturayý ödemesi
için gönderdiðim günlerden birinde geri dönmedi. Futbol maçýna ve
sonra da baþka yerlere giderek paralarý yemiþti. Ama sonunda; dükkana
gelerek, cüzdanýný çaldýrdýðýný söyleyecek kadar yüzsüzlük etti. Ona hýrsýz
olduðunu söyledim, o da bana kötü sözlerle karþýlýk verince bir tokat attým ve
dükkandan kovmak için zor kullanmak zorunda kaldým.

Bu olay yeni þanssýzlýðýmým baþlangýcý oldu. Bu serseri, bir süre önce beþ þilteyi
onarýrken, bunlarýn birinde tahta kurularý bulduðumu ve onlarý yok etmek þöyle
dursun diðer dört þiltenin her birine bir çift tahta kurusu koyduðumu, bunu, gelecek
mevsim, þilteleri yeniden onarýlmaya göndermelerini saðlamak için yaptýðýmý anlatarak
tüm mahalleyi gezdi. Doðruydu ama bir iþi becermek için elden gelen yapýlmalý.

Herkes öyle yapýyor ama benimkinin öðrenilmesi için þanssýz olmam gerekiyormuþ.
Kýsacasý, neredeyse bir ayaklanma oldu. Kadýnlar dükkanda etrafýmý çevirerek beni
dövmek istediler. Sonunda polis memuru bile geldi ve benden kuþkulandý. Bu kez son oldu.
Dikiþ makinasýný ve birkaç eþyayý sattým. Geceleyin hýrsýz gibi sessiz sedasýz gittim.

Þimdi soruyorum: Benden daha þanssýzý var mýdýr? Dürüst ve huzurlu çalýþmak
istiyordum. Dahasý, birçok kiþinin yaptýðýndan çok deðil ama iþe biraz da ustalýðýmý
katýyordum. Kýsacasý iyi bir iþçi olmak istiyordum oysa, iþsizdim iþte.
Hiç olmazsa biraz param olsaydý meyhane açardým. Madem ki,
þaraba su katýldýðýný herkes biliyor, belki bu iþi kývýrýrdým.

Artýk param yok, çýrak olmak zorunda kalacaðým. Oysa, bilindiði gibi maaþlý
çalýþan açlýktan ölür. Gerçekten çok þanssýz, hatta nazara gelen biriyim.
Karým, cüzdanýma bir aziz resmi dikti, üzerimde ise sayýsýz nazarlýk
taþýyorum. Sonra evin kapýsýna da tüm çivileriyle birlikte bir at nalý astým.
Ama yine de þanssýzým, þanssýz yaþadým, þanssýz ölüceðim.

Kötülüðümü istiyen kiþiyi öðrenmek için gittiðim falcý, elimi görür görmez ellerini
gökyüzüne kaldýrdý ve baðýrdý: "Oh! ne görüyorum, ne görüyorum". Beni bir korku
aldý ve ne gördüðünü sordum. Yanýtladý: "Oðlum siyah mý siyah bir yýdýz...
Herkes senin kötülüðünü istiyor". "Eee öyleyse?" diye sordum.
"Öyleyse cesur ol ve Tanrý'ya inan" dedi. "Fakat
ben" diye itiraz ettim, "Ben her zaman görevimi yaptým".

O, "Oðlum çok kiþi senin kötülüðünü istiyor...Böyle olunca görevini yapman
neye yarar? Yalnýzca rahat bir vicdana sahip ol".
O zaman yanýtladým:
"Vicdanýmýn þimdiki gibi rahat olmasý bana yeter.
Gerisi beni ilgilendirmez".



Puan Ver
 Toplam Puan  0  Ortalama  0.00
Fkray Yazdr
kon Rehberi
Normal erik
Kfrl erik
Belalt erik
    BlueSash.NET 2001-2007