Birgün, bir denizde, onsekiz, yirmi metrede, küçük bir balýk yanaþtý kulaðýma... Balýkça bilirmisin dedi... Bilmezmiyim... Hemen baþýmý salladým. Dinle dedi, sana bir sýr vereceðim... Neymiþ o dedim... Aðzýmdan kabarcýklar merakla yükseldi... Aþýðým dedi küçük balýk çok aþýðým... Ýþte o günden beri kýskanýrým küçük balýklarý için için... Küçük balýkla dost olmayý düþledim... Bir deniz kestanesi kýrdým, mutlu düþleri, baþka bir balýðýn peþinde yedi, deniz kestanesini... Adýn ne senin dedim usulca.. Adým mý ? bilmem... Benim adým yok, ben balýðým dedi... Peki sana küçük çin balýðý desem olur mu? dedim... Seni mutlu mu edecek dedi... Belkide eder kimbilir.. Peki benim adým küçük çin balýðý olsun dedi, yüzdük, yüzdük, yüzdük... Yoruldum dedim, biraz dinlenelim mi? Yüzüme baktý, olur dedi küçük çin balýðý... dinlenelim. Niye yüzüme baktýðýný anlýyamadým, sorsam mý dedim; soramadým, aðzýmýn ucunda bir soru kaldý ve küçük çin balýðý bunu farketti.. Toparlandým hemen, nereye yüzüyorduk? Bir yerlere mi yüzmeliydik dedi, bilmem dedim gayriihtiyari bilmem... Yüzüyorduk öylece dedi küçük çin balýðý. Yetmez mi ki, bu sana... Yeter, yeter dedim. Dedim ama.. Ýçimde garip bir þey kýpýrdadý adýný koyamadým. Öylece yüzmeye devam ettik, öylece... Sanki yýllardýr düþlediðim, hedefi olmayan, sadece elini tuttuðumda içiminin ýsýndýðý bir sevda gibi.. Öylece yüzüyorduk...Ben, bir adam, o, bir balýk... Küçük çin balýðý... Sanki düþlerimi okudu istersen ayrýlalým dedi... Neden, nedenmiþ o? Ýstersen ayrýlalým ona yaklaþýyoruz.. O mu? O da kim? Ne çabuk da unuttun... hani sýrrým, hani aþýk olduðum... Bir yudum sessizlik düðümlendi içimde... Onca sessizliðin içinde zamanýmýydý þimdi? Neler oluyor bana... Bu oksijen narkozu olmalý, biraz yukarý çýkmalýyým.. Ýki metre, evet evet.. Ýki metre yeter.. Vedalaþmadan mý gidiyorsun? Ne diyebilirim, sen, bir düþ deðil misin... Sen, benim düþlerimin küçük çin balýðý deðil misin... Usulca süzüldü, yanaðýma sokuldu, soðuk sularýn tüm sýcaklýðýyla... Tüpüm bitmek üzere.. Çýkmalýyým.. Dönünce?... Bekleyeceðim seni, kendine iyi bak, böyle hüzünlü bitmesin dedi ve maviliklerin içine doðru süzülüp kayboldu... Anlamsýz, içim boþ, yükselmeye baþladým. Çýktýðýmda yanýmdakiler telaþlýydýlar... Ýyimisin? Biraz þöyle uzan istersen... Ayþegül de belli etmemeye çalýþtýðý panikle yanaðýmý tuttu, caným, iyisin deðil mi? Baþýmý salladým, gözlerine bakamadým... Herþeyi bir anda eleveririm gibi... Vazgeçsen þu sevdadan, her seferinde böyle beklemek... Vazgeçmek mi bu sevdadan dedim, usulca, daha neresindeyim onu bile bilmeden.... kýyýya akþamýn hüznü çöktü... En sevdiðim saatlerde, keyifsiz yudumladým rakýdan.. Ayþegül, kadýnsal içgüdüleriyle huzursuz, bense bir balýða........Saçmalýyorum.. Hep istediðim þey oluyor, sistemli deliriyorum, evet... Evet, iþte böyle olsa gerek, sistemli deliriyorum... Toplanýp gitmek istiyorum herþeyi.. Elbiselerimi, tüpümü, herþeyi.. Ayþegül de dahil, herþeyi býrakýp gitmek istiyorum... Anlamsýz bir hýrsla eþyalarýmý topladým... Valizim týkýþ týkýþ, içim de öyle.. Ve içimden kaçýp kopmak geliyor yaþamdan, kopup esmek daðlara doðru... Ama ya, ömrüm boyu, yakama yapýþýrsa küçük çin balýðý... Ya, yaþamým boyunca, soðuk sularýn sýcak öpücüðü gibi rüyalarýmý basarsa... Tüm bitiremediðim aþklarýmdan biri olursa. Düþüncelerime inanamýyorum. Liseli gençlerin aþký kokuyor... Yok yok... Tekrar dalmalýyým, bu salakça düþü noktalamalýyým... Sabahýn ilk ýþýklarýyla terleyerek uyandým. Elbiselerimi, paletimi zor topladým. Sahilin ýssýzlýðýnda giyindim, henüz güneþin ýsýtamadýðý sularda ürperdim. Yavaþça mavinin büyüsüne býraktým kendimi... Liseli heyecaným baþladý. Soðuk sularýn içinde ellerim terledi, ilk aþkýmý hatýrladým.. Aþkýmý mektupta ilan edebilmiþtim... O da kabul etmiþti. Sonra buluþmaya karar verdik. O nu ilk gördüðümde düþecekmiþ gibi olmuþtum. Bunu nasýl da unutmuþum... Dudaklarýmýn ucuna salakça bir liseli gülümsemesi yapýþtý, öylece süzülüyorum mavilere. Biran önce havamý bitirip çýkmak ve bu salakça düþe son vermek için... Binlerce balýk süzülüp geçiyor yanýbaþýmdan oraya buraya daðýlýveriyor... Ben se, küçük çin balýðýný arýyorum... Belki de umutlarýmý, küçüklüðümden beri kurduðum düþleri, küçük olduðum için savaþamýyýp kaybettiðim aþkýmý... Kýsacasý kendimi arýyorum... Ya ben dedi, küçük çin balýðý yumuþacýk bir sesle... Ya ben!.. Binlerce volta tutulmuþ gibi sýçradým soðuk sularýn içinde. Sular kaynadý, kaynadý da yaktý beni sanki... Bir nefes daha almayasým geldi tüpümden, öylece kendimi býrakývermek maviliklere... Ama sen.. Sen, diye þaþkýn kekeledi küçük çin balýðý... Sen bana... Evet, küçük çin balýðý, ben sana... Ýçimde yýllarýn boþluðu doluverdi.. Bir söz, üstelik bir tamamlanmamýþ söz... Donduk, donduk da kaldýk sanki öylece. Laf bitti koskoca denizde. Laf bitti... Nolucak þimdi dedim... Hiç dedi; yüzeceðiz. Sen, daha mutlu. Ben, þaþkýn ve düþünceli... Neden þaþkýn ve düþünceli diyemedim... Unutma, ben aþýðým dedi, þimdiyse þaþkýn, sen yýllardýr düþlediðimsin, olamýyacak hayalimsin ve iþte karþýmdasýn, ansýzýn çýkýpgeldin, beni, çok etkiliyorsun ama ben, yine de aþýðým... Yüzdük, lafýn bittiði denizlerde... Mavilikler bir garip, artýk eski renginde deðil. Sanki, sanki küçük çin balýðýnýn pýrýltýlarý solmuþ. Sanki, küçük çin balýðý, tanýmlýyamadýðý garip bir hüzün dalgasýnda sürükleniyor. Elimi uzattým... Yüzüme dostça bir gülücük oturttum... Oysa içim?.. Havam bitmek üzere... Biliyorum dedi, benim de zamana ihtiyacým var, bunu da sen biliyorsun, ama dostluðum hep yanýnda olacak... Bakýþlarýmý gizledim, anlamlarýný körelttim, aklýmý onda býrakýp, yukarýya süzüldüm .. Ayþegül sahilde öylece hareketsiz... Yanýma gelmedi, gittim yanýna oturdum... Ýkimizde denize dönük... Nasýl bir oyun bu dedi, sesinin son enerjisi ile nasýl bir oyun bu?.. Bilmem dedim, bilmem... Belki de ölümcül.