Bu acýyla aðlayýp sýzlýyor, Theseus'a beddualar ediyordu. Bazen kýyýda kumlar üzerine uzanýyor, kumlarý gözyaþlarý ile ýslatýyordu. Bazen de denize hakim yüksek bir kayaya çýkýyor ve Theseus'u götüren mavi geminin uzaklarda kayboluþunu tahayyül ederek, ayrýlýk gününü içi yanarak anýyor ve baðýrýyordu:
-"Theseus! Duygusuz, taþ gibi bir yüreðin var! Seni hangi diþi aslan dünyaya getirdi? Senin yanýnda ne kadar mesuttum. Her þeye boyun eðen bir köle gibi sana hizmet etmedim mi? Senin yorgun ayaklarýný yýkayan ben deðil miydim? Yataðýnýn üzerine erguvan renkli örtüyü kim yayýyordu? Beni bu ýssýz adada býrakýp gideceðine, babamýn evine götürseydin. Bundan sonra ben ne yapabilirim? Benim kederimi kim daðýtacak, bana kim ümit ve teselli getirecek? Kýyýlarýnda azgýn dalgalarýn gürültüler çýkararak parçalandýðý bu adada ben nasýl yaþayabilirim? Derin ve korkunç deniz beni babamdan ve tanýdýklarýmdan ayýrýyor. Hayatýmýn ilk baharýnda, bu kayalýk, ýssýz adada terkedilmiþ bir halde ölecek miyim?"
Bir gün, gönlünde sayýsýz kederlerin dolup taþtýðý güzel saçlý bakire, bitkin bir halde kýyýya uzanmýþ ve kendinden geçmiþti. Ýþte tam bu sýrada rüzgarda uçuþan sarý saçlarý ile esrarengiz bir delikanlý, Naksos adasýna çýktý.
Karaya ayaðýný basar basmaz, bu ýssýz adanýn güzel kýzý genç Ariane'i uykunun kollarý arasýnda gördü.
Esrarengiz delikanlý, sonsuzluðun ve yalnýzlýðýn kralý idi. Uzay'ýn uzanýp giden boþ sesizliðine hükmediyordu. Bütün bunlara raðmen yaþamdan mesut olmasýný biliyordu. Genç kralýn gönüllerden kederi kovan, muztariplere neþe ve teselli getiren bir tabiatý vardý.
Güzel Ariane'e baktýðýnda kalbi heyecanla çarptý, iri gözleri ile onun uyuyuþunu, bu güzel manzarayý doya doya seyretti...
Zavallý Ariane bir kayanýn oyuðuna uzanmýþtý. Uzun saçlý baþýný sol kolunun üstüne koymuþ, sað kolu da ilahi çehresinin parlak ve tatlý güzelliðini çerçeveliyordu.
Uyandýðýnda genç kral ona yaklaþtý: -"Güzel peri kýzý", dedi. "Sen þanlý bir kralýn sevgilisi olmayý hak etmeden evvel Theseus'un ümitsiz aþýðý idin. Ýlkbaharýn neþesiyle canlanmadan önce kýþ soðuðu ile uzun zaman uyumuþtun." Böyle söylerken Kral, elindeki tacý, hoþuna giden bu güzel kýzýn dalgalanan saçlarý üzerine koydu. Fakat bu parlak taç, Ariane'in alnýna dokunur dokunmaz; uzadý, göklere kadar yükseldi. Üzerinde bulunan kýymetli taþlarýn, cevherlerin her biri, gökyüzünde birer yýldýz oldu. Kralýn Kraliçesini bulmasýnýn ve birleþmelerinin hatýrasýný ebedi olarak saklamak için bu yýldýzlar tacý, gökyüzünde çakýlý kaldý. Artýk Genç Kral'ýn sonsuzluðu ve uzayýn karanlýðý yýldýzlarla cümbüþlenmiþti.
Ariane'in iffeti, yalnýzlýðý ve kalbinin hüznü ona günün birinde sonsuz mutluluðu getirmiþti. Bunun için binlerce yýldýr yýldýzlar onlara bakmasýný bilen mutlu insanlara göz kýrparlar......