Hayvanlar, kendi aralarýnda, en zeki hayvan yarýþmasý düzenlemiþlerdi. Her hayvan, kendini hayvanlarýn en zekisi sandýðýndan, bu yarýþmayý kazanacaðýný sanýyordu. Ama hepsi de yarýþmanýn birinciliðine iki güçlü aday olduðunu bilmekteydi; bu adaylardan biri tilki, biri de sansardý. Kurnazlýkta, zekada, bu ikisine üstün baþka hiçbir hayvan yoktu. Bu yarýþmayý ya biri, ya öbürü kazanacaktý.
En zeki hayvan yarýþmasýnýn yapýlacaðý gün yaklaþtýkça, yarýþma birinciliðine iki güçlü aday olan sansarla tilki arasýnda korkunç bir rekabet baþlamýþtý. Bu iki zeki hayvan birbirlerine düþman olmuþlardý. Sansar tilkinin, tilki de sansarýn kazanmamasý için, elinden geleni yapýyordu.
Sansar,
- Tek tilki kazanmasýn da, zarar yok, ben de kazanmamaya razýyým... diyordu.
Tilki de,
- Tek sansar kazanmasýn da, kim kazanýrsa kazansýn... diyordu.
Durum bu denli düþmanlýða varýnca, sansarla tilki, en zeki hayvan yarýþmasýnýn birinciliði için baþka bir aday aramaya baþladýlar. Öyle bir hayvan bulmalýydýlar ki, zeka konusunda kendileriyle yarýþa çýkamasýn, onlara bir zararý olmasýn, yani hayvanlarýn en aptalý olsun. Araya araya buldular bu hayvaný: Öküz...
Bir sabah sansar, yemyeþil bir çayýrlýkta otlamakta olan öküzün yanýna gidip,
- Merhaba öküz kardeþ, diye söze baþladýktan sonra, öküzün zekasýný övmeye baþladý.
Öküz büyük bir alçakgönüllülükle gülümseyerek,
- Benimle alay mý ediyorsun sansar kardeþ? dedi.
Sansar,
- Ne diye alay edecekmiþim, dedi, hayvanlarýn en zekisiyle alay etmek haddime mi kalmýþ...
Sansar, öküzü hayvanlarýn en zekisi olduðuna inandýrmak için diller döktü. Bununla da yetinmeyip öbür hayvanlarý da, öküzün en zeki hayvan olduðuna inandýrmaya çalýþtý. Sansardan sonra çayýrda otlayan öküzün yanýna tilki gitti. Kendisine bön bön bakan öküze,
- Ben her ne kadar öküzsem de sandýðýn kadar da öküz deðilim, kendimi bilirim, dedi.
Tilki,
- Ýnan olsun öküz kardeþ, dedi, senin o zeka kývýlcýmlarý çakan pýrýl pýrýl gözlerine bakarken, ipnotize olup kendimden geçiyorum. En zeki hayvan yarýþmasýnýn rakipsiz tek adayý sensin.
Tilki, öküzün zekasýný tanýtmak için, can düþmaný sansardan daha büyük bir reklam kampanyasýna giriþti.
Hayvanlar, öküzün zeki olmadýðýný, yarýþmayý kesinlikle kazanamayacaðýný elbet biliyorlardý. Ama sansarla tilkinin, kendilerinden baskýn çýkýp en zeki hayvan seçilmemesi için, öküzün zeki olduðu yalanýna inanmadýklarý halde inanmýþ göründüler. Birbirlerine öküzün ne büyük zekasý olduðunu ballandýra ballandýra anlatmaya baþladýlar.
- Aman zürafa kardeþ, bizim öküz yok mu, ben onun kadar zeki hayvan görmedim...
- Hiç bilmez olur muyum, devekuþu kardeþ, öküz benden bile zekidir. Sen ne dersin leylek kardeþ?
- En zeki hayvan yarýþmasýnda ben oyumu, gözümü kýrpmadan öküze vereceðim. Daðlar, taþlar, ormanlar, çöller, kayalar, dereler, hayvanlarýn öküz övgüleriyle yankýlanýyordu:
- Hayvanlarýn en zekisi öküzdüüüür!
- Öküzden daha zeki hayvan yoktuuuur!
- Bizim en zekimiz öküüüüz!
Bütün hayvanlarýn bu yoðun propagandasý karþýsýnda öküz de yavaþ yavaþ, gerçekten hayvanlarýn en zekisi olduðuna inanmaya baþlamýþtý. Kendi kendine þöyle diyordu:
- Çakal, sansar, tilki, bütün hayvanlar söylüyor, hayvanlarýn en zekisi benmiþim. Hepsi de aldanmýyor ya, öyleyse dedikleri doðru...
Yarýþma günü geldi. Bütün hayvanlar, öküzün hayvanlarýn en zekisi olduðunda anlaþtýlar. Böylece öküzün hayvanlar toplumundaki yeri, iþi, görevi, düzeyi, yükselmiþ oldu. Öküz artýk kasýla kasýla yürüyor, þiþine þiþine böðürüyor, yayýla yayýla kuyruk altýndan mayýs býrakýyordu.
Gel zaman, git zaman... Hayvanlar arasýnda, çiftesi en pek hayvan yarýþmasý yapýlacaktý. Hiç kuþkusuz, çiftesi en pek hayvan, ya at yada katýrdý.
Eþek de,
- Benim de çiftem güçlüdür! diye araya giriyorduysa da, katýrla atýn çiftesi yanýnda eþeðin çiftesinin adý bile geçmezdi.
Katýr atýn, at da katýrýn çiftesi en güçlü hayvan diye seçileceðinden korkuyordu. Bu iki hayvan arasýnda tarih boyunca süren kanlý bir çifte atma rekabeti vardý. Bu iki can düþmaný, yarýþma günü yaklaþtýkça birbirlerine atýp tutmaya baþladýlar. At þöyle diyordu:
- Hýh, katýrýn çiftesi de çifte mi sanki... Öküz bile ondan daha sert çifte atar. Babasý eþek olan bir hayvanýn çiftesinden ne çýkar..
Katýr da þöyle demekteydi:
- Atýn çiftesiyle sinek bile ezilmez. Öküzün çiftesi bile atýnkinden daha güçlüdür.
At derede su içmekte olan öküzün yanýna gidip ona þöyle dedi:
- Ey sayýn öküz, sen dünyanýn yalnýz en zeki deðil,hem de çiftesi en güçlü hayvanýsýn!
Art sol ayaðýyla bastýgý taze fýþkýdan fos diye bir ses çýkaran öküz,
- Aman at kardeþ, dedi, sen varken benim çiftemin lafý mý olur.
At üsteledi:
- Yoo, sayýn öküz, sen bir çifteyle katýrý devirirsin. Boþuna alçakgönüllülük gösterme.
At gitti, arkasýndan katýr, öküzün yanýna geldi,
- Dünyanýn çiftesi en güçlü hayvaný sayýn öküze saygýlarýmý sunarým, dedi.
Öküz, bu sözlere önce inanmak istemedi, ama katýr,
- Benim çifte de, atýn çiftesi de seninkinin yanýnda hiç kalýr.. deyince,
- Ben onlardan daha iyi bilecek deðilim ya... diyerek,
çiftesinin pekliðine inanmaya baþladý.
Her hayvan kendini çiftesi en güçlü hayvan sanýyordu. Horoz bile, mahmuzuyla çifte atabileceðini sanmaktaydý. Ýþte bu yüzden bütün hayvanlar, çiftesi zayýf bir hayvanýn çiftesi en pek hayvan olarak seçilmesini istemekteydi.
Yarýþma günü geldi. Bütün hayvanlar, öküzün çiftesi en güçlü olduðunda birlik gösterdiler.. Böylece en zeki hayvan olan öküzün çiftesi en güçlü hayvan olarak da hayvanlar toplumundaki yeri, iþi, görevi, düzeyi daha da yükseldi.
Gel zaman, git zaman... Hayvanlar arasýnda hýzlý koþma yarýþý yapýlacaktý. Her hayvan, hatta kaplumbaða bile, kendisini en hýzlý koþan hayvan sanmaktaydý. Ama yine her hayvan içinden, en hýzlý koþan hayvanýn ya tavþan yada tazý olduðunu biliyordu. Hepsinin içinde de, her zaman, her yerde olduðu gibi, en güçlüye, en baþarýlýya düþmanlýk, kýskançlýk, çekemezlik duygularý vardý. Onun için, en hýzlý koþtuklarýný bildikleri halde, tavþanla tazýnýn yarýþmayý kazanmasýný istemiyorlardý.
Hýzlý koþmada en amansýz rakip olan tavþanla tazý, yarýþma günü yaklaþtýkça birbirlerine can düþmaný olmuþlardý. Tazý,
- Ben birinci olmayacaksam, öküz olsun daha iyi... diyordu.
Tavþan da ayný düþüncede olduðundan öküze gidip,
- Sen yalnýz en zekimiz, en çiftesi güçlümüz deðil, hem de bizim en hýzlý koþanýmýzsýn sayýn öküz, dedi. Öküz, tavþana,
- Tazý da senin gibi düþünüyor... dedi.
Yarýþma günü gelip çattý. Bütün hayvanlar koþmaya baþladýlar. Hýzlý koþabilenler, rakipleri birinci olmasýn diye birbirlerini çelmelediklerinden, önleyip engellediklerinden düþüp devriliyorlardý. Hepsi de, içlerinde en yavaþ koþan öküzün birinci gelmesini istiyorlardý, ona yol veriyorlardý. Bunun sonunda öküz birinci oldu.
En zeki, en çiftesi pek, en hýzlý koþan hayvan seçildiðinden, öküzün hayvanlar toplumundaki yeri, düzeyi, iþi, görevi daha da yükselmiþti. Öküzün burnu büyümüþtü, yanýna varýlmýyordu artýk.
Gel zaman, git zaman... En yakýþýklý hayvan seçimi yapýlacaktý. Bütün hayvanlar kendilerini en yakýþýklý sanmaktaydý. Ama hepsi de en güzel hayvanýn dað keçisiyle geyik olduðunu da biliyorlar, bu iki güzel hayvaný kýskanýyorlardý. Tek onlar birinci seçilmesin de, isterse öküz en yakýþýklý, en güzel hayvan seçilsin...
Geyikle, dað keçisine gelince, bu iki rakip birbirlerinin aleyhine propagandaya girmiþlerdi. Ýkisi de birbirlerinin çok çirkin olduðunu yayýp duruyordu. Dað keçisi geyik, geyik de dað keçisi için,
- Öküz bile ondan yakýþýklýdýr... diyordu.
Öbür hayvanlar da, yalan olduðunu bildikleri halde öküzün en yakýþýklýlarý olduðuna inanmýþ görünmeye baþlamýþlardý. Seçim günü geldi. Bütün hayvanlar oylarýný öküze verdiler. Böylece öküz en yakýþýklý, en güzel hayvan seçildi. Bu seçimden hayvanlarýn en güzeli, en yakýþýklýsý olan geyikle dað keçisi bile memnundu.
Gel zaman, git zaman... Hayvanlar arasýnda en yýrtýcý olaný seçilecekti. Ýki aday vardý, biri kurt, biri de kuþ... Kuþ deyince serçe kuþu deðil, kartal. Kurtla kartaldan daha yýrtýcý hayvan yoktu. Ama yine.de bütün hayvanlar, bu gerçeði bildikleri halde, kendilerinin en yýrtýcý olduðunu sanýyorlardý.
Kartal, yatýp geviþ getirmekte olan öküzün yanýna gitti:
- Sayýn öküz, dedi, akýlsýz kurt, kendisini senden daha yýrtýcý sanýyor. Öküz,
- Ben hiç yýrtýcý deðilimdir, dedi, çünkü ot yerim.
- Yooo, hiç alçakgönüllülük göstermeyin boþuna... Siz kurda göre çok daha yýrtýcýsýnýz.
Az sonra da yanýna gelen kurt, öküze,
- Dünyanýn en yýrtýcý hayvanýný selamlarým... dedi.
Öküz,
- Yanýlýyorsun kurt kardeþ, dedi, evet ben en zeki hayvaným. Evet, en çiftesi pek hayvan benim. Evet, en hýzlý koþan hayvan benim. En yakýþýklý hayvan da benim. Ama en yýrtýcý deðilim. Sen benden çok daha yýrtýcýsýn.
- Hayýr, hayýr... Ýstersen sen benden üstün olabilirsin yýrtýcýlýkta...
Seçim günü gelip çattý. Öküz, hayvanlarýn oybirliðiyle en yýrtýcý hayvan seçildi. Bu birincilikten sonra, hayvanlar toplumundaki yeri, iþi, düzeyi daha da yükseldi.
Gel zaman, git zaman... Hayvanlarýn en düþünür olaný seçilecekti. Elbette bu yarýþmada en güçlü iki aday kazla hindiydi. Her zaman olduðu gibi, bu iki güçlü aday birbirlerine düþünce, yine öküz en düþünür hayvan seçildi.
Gel zaman, git zaman... En koruyucu hayvan seçimi yapýlacaktý. Elbette hak, çoban köpeðiyle kurt köpeðinden birinindi. Ama en koruyucu hayvan seçiminde çoban köpeðiyle kurt köpeði bile oylarýný öküze vermiþlerdi. Öküzün,
- Ben kendimi bile koruyamam... demesi, seçilmesini önlemedi. Ama seçimden sonra, öküz de kendisinin en koruyucu hayvan olduðuna inanýp böðürerek, köpek taklidi yapýp havlamaya çalýþtý.
Gel zaman, git zaman... En büyük hayvan seçimi yapýlacaktý. Ya fil, ya deve kazanacaktý yarýþmayý. Ama karýnca bile kendini hayvanlarýn en büyüðü sandýðýndan, fille deveyi büyüklükte çekemiyor, baþka bir hayvanýn birinci olmasýný istiyordu. Fille deveye gelince, onlar da birbirlerine düþmüþlerdi. Seçim yapýldý. Çok demokratik bir seçim olmuþtu. Öküz, seçimi kazanmýþ, hayvanlarýn en büyüðü seçilmiþti.
Gel zaman, git zaman... En sütlü hayvan yarýþmasý yapýlacaktý. Yarýþmayý, ya ineðin ya mandanýn kazanacaðý biliniyordu Ama gelgelelim, memeleri olmayan, bütün yaþamýnda bir damla süt bile görmemiþ olan tavuklar bile, kendilerini en sütlü hayvan sanýyorlar, bu yüzden de mandayla ineði kýskanýyorlardý. Aralarýndaki rekabet yüzünden birbirlerine düþmüþ olan mandayla inekse, tek rakibi birinci olmasýn diye, öküzün en sütlü hayvan olduðunu söylüyorlardý. Manda, öküzün yanýna gidip, ona en sütlü hayvan olduðunu söyleyince, öküz,
- Siz beni kýzkardeþim inekle karýþtýrdýnýz galiba, dedi, ben hiç süt vermedim þimdiye dek... Memelerim de yok. Manda,
- Maþallah siz o kadar sütlü bir hayvansýnýz ki, dedi, süt vermek için memeye bile ihtiyaç yok.
Arkadan inek, öküzün yanýna geldi. Aðabeyine en sütlü hayvan olduðunu söyledi. Öküz,
- Yahu, memem bile yok ki, süt vereyim... dedi. Öküz böyle söylerken, biyandan da iþiyordu. Bunu gören inek,
- Ýþte, iþte bak ne güzel de süt veriyorsun! diye baðýrdý. Öküz,
- Ne sütü yahu, iþiyorum... dedi. Ýnek de ona,
- Demek sen þimdiye dek hep süt iþiyormuþsun da haberin bile yokmuþ... dedi.
Bütün hayvanlar, baþta en sütlü hayvan olan mandayla inek, öküzün en sütlü hayvan olduðunu yaymaya baþladýlar. Dað-taþ onlarýn yaydýklarý reklamla inledi.
- En yaðlý süt, öküz sütü!
- Sütlerin en temizi öküzün sütüdür.
- Öküz öyle sütlüdür ki, süt iþer!
Bu yoðun reklamlarla artýk öküz de sidiðinin süt olduðuna, sanrý renkli süt iþediðine inanmýþtý.
Seçim zamaný geldi. Bütün hayvanlar, en baþta da inekle manda, oylarýný öküze verdiler. Böylece öküz, en sütlü hayvan seçildi.
Gel zaman, git zaman... Hayvanlara yeni bir baþkan seçilecekti. Oldum bittim hayvanlarýn baþkaný elbet aslandý. Yine bir aslanýn baþkan seçileceðine hiç kuþku yoktu. Ama ne var ki, kaplan da baþkanlýða adaylýðýný koymuþtu. Kaplan,
- Ya o, ya ben!... diyordu.
Kaplan böyle diyordu ama, aslanýn yine baþkan seçileceðinden korkuyordu. Bunun üzerine "Ya o, ya ben!" diyen kaplan,
- Ne o, ne ben! demeye baþladý.
Aslan da, kaplanýn baþkanlýða adaylýðýndan sonra baþkan olmaktan umutsýýzluða kapýlmaya baþlamýþtý. Ya kaplaný baþkan seçerlerse... Tek kaplan seçilmesin diye, aslan da,
- Ne o, ne ben! demeye baþladý.
Bütün hayvanlar, hak etmediklerini, layýk olmadýklarýný bile bile hayvanlarýn baþkaný olmak istiyorlardý. Her baþarýlý, her güçlü kýskanýldýðýndan, onlar da aslanla kaplaný çekemiyor, kýskanýyorlardý. Ýþte böyle böyle hayvanlarýn baþkanlýðýna öküz aday gösterildi. Çünkü hayvanlar, inanmadan öküzü en zekileri seçmiþler, ama sonra sonra inanmaya baþlamýþlardý. Öküzü, yalan olduðunu bile bile, en sütlü hayvan, en güzel hayvan seçmiþler, sonradan bu seçim resmileþince kendi yalanlarýna inanmaya baþlamýþlardý. E böyle olunca, en zeki, en çiftesi pek, en hýzlý koþan, en yakýþýklý, en yýrtýcý, en düþünür, en iyi koruyan, en büyük, en çok süt veren hayvan olan öküz, neden hayvanlarýn baþkaný olmasýndý? Bu denli çok üstünlük ne aslanda vardý, ne de kaplanda... Kaldý ki, rakibi kaplan seçilmesin diye, tarih boyunca hayvanlarýn baþkaný olan aslan bile, öküzün baþkanlýða kendisinden daha layýk olduðunu söylüyordu. Yeni baþkan adayý kaplansa,
- Baþkanlýk öküzün hakkýdýr! diyor da baþka bir þey demiyordu.
Öbür hayvanlara gelince, nasýl olsa kendileri baþkan olamayacaklarýna göre, onlara en az zararý olan, hiç de rakip saymadýklarý öküzün baþkan olmasýný istiyorlardý. Ýþte böylece seçim zamaný gelince, bütün hayvanlarýn oybirliðiyle öküz baþkan seçildi. Baþkan öküz, kendini gerçekten baþkan sanarak baþkan gibi davranmaya baþlayýnca, hayvanlar da bu davranýþý karþýsýnda onu gerçekten baþkan sanmaya baþladýlar.
Hayvanlarýn tarihini yazan gergedan, çaðýný yazdýðý tarih kitabýna bu olayý þöyle yazdý:
"Atla katýr tepiþir, olan eþeðe olur. Öyle zaman gelir, güçlüler birbirine girer, arada öküz bile baþkan olur."