Bir öðle vakti, bir lokantada yemek yerken, yan masalardan birinde kanser uzmaný olduklarýný anladýðým 2 doktorun konuþmalarýna kulak misafiri oldum. Biri, yana yakýla þikayet ediyordu: - "Bob, anlamýyorum bir türlü. Seninle ben ayný ilaçlarý, ayný dozda, ayný düzende ve ayný kriterlere göre uyguluyoruz fakat benim hastalarýmýn tedaviye cevap verme oraný yüzde 22, seninkilerin ise yüzde74 ki bu oranda bir iyileþme, metastaz kanserinde duyulmamýþ bir þey. Bunu nasýl baþarýyorsun?" Meslek taþý cevap verdi: - "Ýkimizde tedavi için etoposide, platinum,oncovin ve hydroxyurea kullanýyoruz. Biliyorsun, biz doktorlar bu 4 ilacýn ismini birleþtirip kýsaca "EPOH" demeyi adet edinmiþiz. Ben bu sýralamayý deðiþtirdim hastalarýma, kendilerine "HOPE" (ÜMÝT) verdiðimi söylüyorum. Böylece, durumlarý kötü olsa bile, onlara yinede bir ümidin var olduðunu hissettiriyorum..."