Issizligimda yürüdüm bugün, kalabalikta, yanimda arkadasim ama ben yalniz.. Düsünceli... "Sevmek, bu kadar kolay miydi ya da yürek yeni bir paylasima asik olabilmek için zamansizca dalar miydi?" Yanit yoktu...
Dalivermisti iste, kimselere sormadan, izin istemeden, aralanan bir kapidan süzülüvermisti içeri.. Dayanmisti, biraz da olsa direnç sergilemisti kendince, ama öyle bir geri çekilisti ki bu, "Al beni, sar kollarinla..." der gibi... Kaçiyorum kisvesinde, üzerine ag atar gibi; sirti dönük ama seninim gökyüzüne haykirir gibi...
Yüreginin yorgunlugu gözlerini acitiyordu.Yillar çok sey almis ama karsiliginda ne vermisti ona? Umutsuzken gelecek nice güzel günlerin müjdecisi olmak, agyr geliyordu artik; agir geliyordu yalan söylemek kendine ve hala iyi seylerin olabilirligine inandirdigi çevresindeki çaresiz insanlara... Agiz dolusu gülmek geliyordu içinden yarinlari düsünün düsünde. Özlemini "Uçun turnalar uçun, yarin oldugu yere..." diyerek dile getiriyor, bogazi acidiginda anliyordu avazi çiktigi kadar bagirdigini göklere. Duyan kimdi? Elbette, sevgiye inanan birileri; sevgiyi dogada, sevgiyi emekte, selpak satan, ayakkabi boyayan çocuklarda bulan; sevgiyi, köpeklerin gözlerinde, kedilerin tirnaklarinda, dis izlerinde yakalayan, isirilan ve kanatilan her yerin sonradan getirdigi vazgeçilmez kasintida, yanmada yasayan birilerinde... Çocugunu sevdigi gibi hayvanlari, börtüyü, böcegi seven; çatlayan toprakta yalinayak gezerken bardagindaki suyu paylasan; yagmurun her damlasina sahip çikip, "Hepsi üzerime yagsa, ziyan olmasa..." diyen;yarini doga gören, yarini paylasamayan, çocugundan kiskanan insanlik, benim insanlarikm, sevgiyi bilenim, sahip çikanim... Beni duyan birileri vardir elbet, söylerken sarkimi; dizelerim, ezgilerim ulasmistir sizlere... Yeni yetme kadar toy simdi yüregim... Ben her sevdada yeseren, her sevdada meyve verenim... Biten iliskilerim dallarimdan sonbaharda düsen yapraklardir; düserken acitan, zamanla topraga karisip bana besin olan... Unutmam budanan hiç bir kolumu, her dalimin ayri anisi olmustur çünkü.. Kimi kuzeye, kimi güneye bakar çiçeklerim; biri günes ister, digeri gölge. Ama hepsi bendendir, emegimdir, benim gövdemden, heybetimden parçadir. Halkalarima bakmayin dostlar, onlar yillarimdir. Firtinali güzlerin gecesinde, poyrazlarinda tükendigim; terledigim yazlarda, gölgemde, asiklar, piknige gelen aileler agirladigim, meyvelerimi çalarken sopa yiyen çocuklarimin çileleri, sevgileri, yarinlaridir... Simdi, beni zamansiz yakaladi uzaklardan gelen hortum. Sevda yüklü deniliyor, bildigimiz hortumlardan degilmis, rivayet ediliyor. Önüne gelen agaci, evi, insani kapip götürürmüs, soru sormadan, hazirlik yapmaya firsat vermeden, toplamadan bavulunu, tasini, taragini... Köklerinden sökermis senin halkali yillarini. Sonra birakiverirmis bilmedigin diyarlara... Iklimi sicak, soguk fark etmez : Adi SEVDA imis onun. Zamansiz gelirmis, geliyorum demeden, kimseciklere görünmeden, bir gölge gibi, sir gibi, meltem gibi.. Ilik...
Direnmeyecekmissin, kizar, atarmis seni kurak, soguk iklimlere, kurtlara kuzulara yem olurmussun sonra. Üzerinde akbabalar dolasirmis ve bir bir girerlermis etine, sevdaya inanmayanlara, umudu içinde köreltenlere... Dogru yapiyor, kaybedecek nesi kalmis ki onlarin? Kutuplara atmali yürekleri gibi gözleri de, tenleri de donmus bedenlerini onlarin. Titremeliler buzlarin içinde, dokunusa, öpücüge hasret, lanet okumalilar aski hiçe saydiklari günlere geri gelmeyen sevenlere, kirilan yüreklere, yargisiz infaza gitmis noktali sonlara, virgüle dahi firsat vermedikleri...
Birakiyorum kendimi gökyüzüne... Heeeyt be!!! Var mi uçmak gibisi...! Söyle özgürce, kanatlarini gerdirmissin iki yanina; bakma yorulmus kollarin, yüregin pir pir eder, düsmezsin, zira seni tutacak sevgiye hasret yürekler var. Birlestiler mi koca bir gökyüzü daha yaratan; açtiklarinda kucaklarini, deryalari andiran, semayla özdes, sinirsizligin içinde sana yeni bir dünya yaratan bir ülke var altinda..