Sabah seni yine rüyamda görmüþ olmanýn sevinciyle uyandým.Rüyamýn etkisiyle evin içinde dolaþtým bir süre; ne yapacaðýný bilmeyen bir serçe misali. Her zamanki gibi detaylarý hatýrlamak için uðraþtým saatlerce. Ne olmuþtu o asýr gibi gelen ama bilimsel açýklamasýnda 5-6 saniye olduðu söylenen rüyada. Bir bulmacanýn bir yap bozun parçalarýný birleþtirircesine ayrýntýlarý inceledim. Ortaya yine bin bir çeþit anlama gelecek þeyler çýkmýþtý. Korku, endiþe, sevinç, mutluluk tam bir kozmopolitik yapý ama ayrýntýlardan ziyade senin o rüyada olman yetiyordu bana. Kendime ancak yüzüme çarpan soðuk su ile geldim. Akabininde evde hayalet gibi dolaþýyordum. Aynada kendimi seyrettim uzun uzun. Ayna bir oyun mu oynuyordu bana yoksa aynadaki akis gerçekten ben miydim? Bir hortlaða benzemiþ çökmüþ yüz benim miydi? Ýki gündür evden hiç çýkmadýðýmý hatýrladým. Stajým vardý, iþlerim vardý ben ise evdeydim. Ýki gün kocaman iki günü düþünerek geçirdim özellikle seni ve bizi. Dört duvar arasýnda , iki gün, dört duvar sen ve ben... Yavaþ yavaþ hatýrladým o iki günü. Birkaç kere kapý çalmýþtý ama açmamýþtým oysa annemler elektrikçi, sucu, doðalgazcý bilumum fatura sayarýn geleceðini onlara kapýyý açmam gerektiðini gittiklerinin son dakikasýna kadar tekrarlamýþtý. O kadar ýsrar etmiþlerdi ki " sende gel herkes çok özlemiþ seni görmek istiyor " benim ise aðzýmdan çýkan üç kelime. Stajým var gelemem... ama þimdi evdeydim hem de iki gündür. Sahi ev telefonunun neden hiç sesi soluðu çýkmamýþtý , ya biran olsun hiç susmayan, her çalýþýnda beni yerimden fýrlatan cep telefonuna ne olmuþtu? Aslýnda belki yüzlerce kez çalmýþtý ama beklediðim melodi bir türlü çalmýyordu. Herkes aradý; senelerdir beni aramayan teyze çocuklarý bile aradý "niye gelmedin" diye bir sen aramadýn... Belki de ilk kez soðuk Kenya gecelerini özlediðimi fark ettim. O ismi her anýldýðýnda içimde bin bir nefret uyanan Kenya'yý özlemiþtim, o iki sene boyunca daha önce hiç yaþamadýðým acýlarý, ihanetleri, nefreti bana yaþatan Kenya'yý özlemiþtim. O soðuk þehirler arasý yolculuðu özlemiþtim, ucunda annem babam kokaný deðil ismini bile hep farklý telaffuz ettiðim Konya'ya olanýný. Neydi bu kadar nefretin sebebi., bir þehirden neden nefret edilirdi ve neden sonradan nefret edilen bu þehre özlem doðardý: üniversiteye girmek iki seneyi almýþtý. Bin bir çeþit planlar yaparak en sonun da herkesin kaçtýðý o kadim þehre ben gitmiþtim kararlýydým kaçmayacaktým. O þehrin sokaklarýnda bir toz bulutuydu yaþamak. Namus metre ile alýnýr fazilet kilo ile satýlýrdý. Sabahlarý yalan girerdi pencerelerden güneþten önce. Dev arenalara benzeyen sokaklarý kan ve zulum kokardý. Gece olunca duvarlar utanýrdý duvarlýðýndan, eller ve ayaklar bütün gece öðrenci evlerinde yýkanmayý bekleyen kirli bulaþýklar gibi beklerdi sabahý. Bir semtinde amonyak içki kokularý diðer bir semtinde parfüm kokularý karýþýrdý havaya. Daha ilk aylardan baþladý nefret ve ihanet. Ýlklerin deðeri çoktur; ilk korku, ilk yürüyüþ, ilk aðlayýþ, ilk isyan, ilk nefret, ilk öç alma isteði, ilk ihanet ve daha sayamadýðým bir sürü ilki yaþattý o þehir bana. Sadece kin , nefret deðil sevgiyi de, tecrübeleri de, mutluluðu da yaþattý ama sankizamanla yapýlan her zamanki pazarlýkla almak istiyordu görünmez bir güç elimden her þeyi. Ýlk Kenya da kapanmýþtým eve. Haftalarca bir hayalet misali dört duvar, dört gün, dört ay, dört asýr ve ben. Sonra alýnan reformlar yeni kurallar yeni bir ben ve yeni bir yaþam. Bunlarýn hemen akabininde karþýmdaki sen. Her þeye baþtan baþlamak seninle. Belki de benzer yazgýlara sahip iki kiþinin buluþtuðu bir kavþakta buluþtuk. Kadere pek inanmam bilirsin ama belki de uzun zamandýr yürekten demediðim bir söz " belki de kader buluþturdu bizi". Üç ay; Mayýsý Nisana baðlayan bir gecede beraberdik Haziraný Temmuza baðlayan bir gecede ayrý düþüyorduk. Bu yeni kurduðum yaþamdaki ilklerden biriydi; ilk ayrýlýþ. Ýþte o gün yüreðime bir sancý saplandý, ilklerin önemi. Kafamda bin bir çeþit endiþeyle yolladým seni Kenya'nýn o soðuk ve þehirler arasý terminalinden senin sýcak þehrine. Çok deðil bir saat sonra bende yolcuydum ama daha o zaman bir acý belirdi içimde; sensiz geçen bir saat. Senle baþladýðým yeni bir yaþam bu yaþamda seni en tepeye oturtmam ve bunu yürekten yapýp sana da göstermem. Belki de sana kýsa gelen üç aylýk zaman sonunda bile bana acý çektiren sensiz bir saat. Ýlk mola yerinde senden gelen o sýcak ses; benden bir saat önce burada oluþun. Þehre duyduðum özlem sendendi , nefret ise hala içimde gizli... Yangýnýn deliren avuçlarýnda mavi bir sýçrayýþtý ayrýlýk, baðýrmak ne ki sahibini arýyordu yürek. Kurmalý bir saati andýran hayatýn ilerleyen tik taklarýnda geliyordum kendime. Beklediðim istediðim çok fazla þeyler miydi? Yapýlmasý imkansýz mýydý? Oysa senle yapýlan saatlercelik sohbetlerde edilen cümleler hep ortaktý, istekler beklentiler hep aynýydý, korkular benzerdi. Peki ama neden pratiði farklýydý. Sevgi fedakarlýktý, ilgiydi ve bunlarý yaþama uygulamaktý. Baþka bir þimdi yoktu. Saatler 12:48'i takvimde 3 aðustosu gösteriyordu. Zaman ne çabuk akýyordu randevusuna geç kalmýþ misali. Ne kadar dolu yaþamýþtýk beraber geçen günleri ve senin hit sözcüðün "anlatsam sana anlatamadýklarýmý dökebilsem içimi " peki ne zaman anlatacaktýn, beklenen neydi. Neden kendi kendimizle yaptýðýmýz savaþý hep baþkalarý kazanýyordu? Neden..? Bunlarýn hepsini þu iki güne sýðdýrmak zordu Beraber geçen zamanýn ayrýntýlarýný iki güne sýðdýrmak zordu.... Ayrýlýk saatiyle içimdeki fýrtýnanýn büyümesi çok kýsa bir zaman almýþtý bu iki günde hep yaptýðým dindirmeye çalýþmak oldu bu hýrçýn fýrtýnayý... Bütün bunlarý düþünürken kendimi dýþarýda buldum hayret iki günün sonunda dýþarýdaydým. Artýk bedenimin kontrolünü kaybetmiþ olmalýydým, kim dayana bilirdi ki bu iki günlük ev hapsine. Bazen iç güdülerimin bedenimi yönetmeye baþladýðýný hissetim. Keþke hep iç güdülerimi dinleye bilsem, mantýðý bir kenara býrakýp keþke hep duygularýmýn peþinden gidebilsem , o keskin býçaðýn üzerinde koþabilsem özgürce, o sýrat köprüsüne benzer uçurum kenarýnda oynaya bilsem delice, baðýrabilsem seni bir çocuk neþesiyle. Peki ama nerdesin?... Ýyi geliyor açýk hava. Canlandýðýný hissediyorum hücrelerimin. Güneþ þimdilerde ýsýtmýyor eskisi kadar. Heykeldeyim Bursa'nýn merkezinde. Ýnsanlar bir telaþtýr gidiyor, herkes kaptýrmýþ kendini bir þeylere. Vitrinlerin yalancý çekiciliðine býrakýyorum kendimi. Birden sen düþüyorsun aklýma yarýn 4 aðustos yani doðum günün, burada olsaydýn vitrindeki þu güzel saati alýrdým sana. Nerdeyse doðum gününü unutacak kadar seni düþünmüþtüm iki gün boyunca. Ne garip deðil mi? Hava kararmaya baþlýyor yavaþ yavaþ. Eve dönme vakti yaklaþtý gecenin karanlýðýndan kaçma vakti geliyor sensiz geçen her saniye ile birlikte. Eve gitmeden önce bir kitap evine giriyorum çok deðil kýsa bir süre sonra elimde bir kitapla dýþarýda buluyorum kendimi. Benim için zaten hep anlamadýðým bir ayin olmuþtur kitap almak. Bu geceyi de kitap okuyarak devireceðim, týpký bir önceki gibi daha önceki gece gibi. Kendimi kötü hissettiðim her zaman olduðu gibi evime gidip kitaplarýma sýðýnacaðým. Eve doðru yürüyorum aðýr adýmlarla, insan selinin içinde. Birden yanýmda olman duygusu çöküyor içime. Son zamanlarda bu o kadar çok oluyor ki. Kafamda sen ile eve yollanýyorum. Ben bunlarla uðraþýrken galiba o benden habersiz , bak aramadý hiç, sormadý. Peki yürekte hissediyor ama neden uygulamýyor? Düþündükçe sinirlenerek kendime eve varýyorum. Ev tam takýr ýpýssýz. Duvarlar sanki üstüme üstüme geliyor. Kendime gelmek için bir kahve yapýyorum. Tam kahvemi almýþ yeni aldýðým kitabýmý okumaya baþlamýþken kapý çalýnýyor. Önce açmayý düþünmüyorum týpký diðer sefer çalýnanlar gibi ama kapýnýn arkasýndaki, her kimse karar vermiþ içeri girmeye. Öyle ýsrarlý çalýyor ki dayanamýyorum kalkýp yerimden istemeye istemeye kapýya yöneliyorum. Arkadaþlar merak etmiþler kaç gündür haber almayýnca . onlarda artýk biliyor bu sahneyi elimde kahvem kitap dört duvar ve ben. Bilmedikleri ise kafamdaki düþünce sen. Hazýrlan hadi çýkýyoruz diyorlar. Kabul ediyorum çaresizce itiraz edecek hali bulamýyorum kendimde. Tamam diyorum ama önce yapmam gereken bir þey var Telefona sarýlýyorum seni arýyorum ve uzaktan soðuk bir ses geliyor Efendim....