Þunun þurasýnda dönemin bitmesine az bir zaman kalmýþtý. Bu güne kadar onu anlamaya çalýþmak ve izlemekle geçmiþti. Artýk duygularýna söz geçiremez olmuþtu. Okul çýkýþýnda onu takip etmiþti. Genç adam; yapraklarý yeni yeni filizlenen yaþlý aðacýn alýnda, bankta oturmuþ; kýyýya gelip gitmekte olan dalgalarý seyrediyordu. Hareketleri, derse olan titiz ilgisi ve yorulmak nedir bilmeyen gayreti en dikkat çeken yönleriydi. Duygularý dýþa kapalý, yüreðine eriþilmesi zor biri gibi görünüyordu. Aslýnda öyle biri de deðildi. Hiç aðladýðý olur muydu? Gözyaþlarý içe dönük mü akardý? Dýþ alemlere yansýmaz mýydý? Ufkunda tuttuðu, oturduðu aðacýn dibinde iç alemine akan görünmez yaþlarla aðlayan biri miydi? Gördüðü kadar; þehveti körükleyen arzulara tutsak yaþayanlardan biri de deðildi. Sýnýfta, okulun bahçesinde, laboratuvarda, peþinde gölgesi gibi gezen kýzlarýn bakýþlarýndan nispeten uzak dururdu. Yaþamaya çalýþtýðý inancýnýn çilesini çeken biri miydi? Gözyaþlarýný hiç sevmeyen, daima iç alemine aðlayan biri miydi? Gönül iþlerine yüz çevirmekte olduðu ne derece doðruydu? Kendini, nefesi kadar yakýndan takip eden genç kýzlardan gerçekten habersiz miydi? Mahiyeti bilinmeyen duygularla uzaklara bakýþý merak uyandýrmaktaydý. Sözlerine nasýl bir tepki vereceðini bilmiyordu. Bu güne kadar çekindiðinden bir türlü açýlmamýþtý. Her geçen gün içinde tutmaya zorlandýðý duygularýnýn þiddetli baskýsý altýndaydý. Nasýl olsa kaybedecek bir þeyi de yoktu. Kendini nefesi kadar yakýndan takip eden, içinden "bu adamla bir gece geçirmek için neler vermezdim..." diyen genç kýzdan habersiz, körleþmiþ duygularla uzaklara anlamsýz bakmaktaydý. "Merhaba" dedi. Ölçü tanýmayan saçlarý omuzlarýnýn üzerine dökülmüþ sarý parlak saçlarý dalgalanan kýz, yosun yeþili gözleri ufkunda, hissiyatýný pembe dudaklarýna verip ilaný aþk etmek istiyordu. "Merhaba" dedi genç adam. Kuru bir "merhaba" ya cesaretlendi genç kýz. "Yalnýzsýnýz" dedi. "Yalnýz olduðumdan nasýl emin olabilirsiniz?" dedi genç adam. Beklemediði bir cevaptý. Þaþýrdý. Bir an tereddüt etti ve bir birine zýt duygular arasýnda gidip geldi. "Benim göremediðim birileri mi var?" dedi. "Hayýr. Herkes yalnýzlýk çekebilir ama ben pek deðil... Bak!... Deniz dalgalarýnýn coþkulu; sahile söylediði þarkýlarý, aðaçlarýn meltemle olan muhabbetini, kavga dövüþ etmeden akþamýn gündüzle kucaklamasýný, yerini veda ederek; mehtaba býrakacak güneþi, kendi mecrasýnda akýp giden hayatýn bizlere bahþettiði sýhhati, görmüyor musun? Genç kýz, boþ bulunmuþ gibi hissetti kendini. Genç adamla göz göze geldi. Onun bakýþlarýnda boðulur gibi oldu. "Oturabilir miyim?" Genç adam: "Buyurun" diye söyleyinceye kadar oturmadý. Bankýn diðer ucuna sessizce yerleþti. "Tek baþýnasýnýz" "Evet. Siz de öyle." "Belki açýlýrým diye dolaþmaya çýkmýþtým. Güzel bir gün deðil mi?" "Evet." "Söylesem mi?" "Neyi!" ".! "Sevdiðimi." "Söylemezseniz bilemez ki!" "Bak o da sevdiðini söylüyor." "Kim?" "Dalgalar, sahile sevdiðini söyler durur." "Ama ben." "Güzelsiniz. O öðrenince mutlu olacaktýr." "O kim?" "Onun kim olduðunu bilmiyor olamazsýnýz." "Ama.. Ama ben sizi." "Kimi!.." "Sizi." "Nereden çýktý bu!.." "Yüreðimin en derin yerinden." Cevap vermesini beklemeden sözlerine devam etti. "Duygularýma karþýlýk verdiðiniz gün; beni mutlu edeceksiniz" diyordu. Nasýl söylerim diye kara kara düþündüðünü bir anda söyleyip çýkývermiþti. Nasýl bir tepki vereceðini bilememenin korkusuyla günlerdir kendi kendine eziyet edip durmuþtu. Ýçindekileri söyleyerek yüreði üzerindeki karanlýk bulutlarýný daðýtarak rahatlamýþtý. Duygularýna esir olan yüreði, hissiyatýný açýða vurmaktan çekinmiyordu. "Bak bu olmadý iþte!..." "Neden?" "Sizinle birlikte olmak için çok þeylerini kaybedecek o kadar etrafýnýza genç varken. Hem size umut vad ettiðimi hiç hatýrlamýyorum." "Dürüstlüðünüz, yorulmak nedir, býkmak nedir bilmeyen çalýþmanýz, zekiliðiniz, incelikleriniz; hassas oluþunuz, temiz bir kiþilik ve kimliðiniz beni size baðlamaya yetti." "Görmüyor olamazsýnýz. Etrafýnýzda ayný özellikleri taþýyan kendi ýrkýnýzdan bir çok insan var." "Ama siz, bir baþkasýnýz." "Yanýlýyor olamaz mýsýnýz? Sýradan insanlardan benim ne farkým olabilir?" "Sizde olup da, onlarda göremediðim çok þeyler var." "Hiçbir þey birbirini aynýsý deðildir ama duygularýnýz sizi yanýlmýþ olmalý!.." Yanýna kadar sokularak: "Neden kaçýyorsunuz?" diyordu. Genç kýz ensesine kadar yaklaþýyor, hissiyatýný alt üst etmeye çalýþýyordu. Gözlerindeki esrarlý pýrýltýlarla cadde kenarýndan gelip giden dalgalara göz atarken; nazik, saygýlý ve yalvarmaklý bir sesle: "Çirkin biri miyim?" dedi ve kýsa bir süre tepki vermesini bekledi ve devam etti. "Çocukluðumdan beri hiç kimseyle gönül alýþ veriþim olmadý. Yanlýþ anlamayýn, sadece duygularýma siz hakim oldunuz." "Çirkinlik, tende deðil yürekte olandýr" dedi genç adam. Genç adamýn konuþmasýndan cesaret alarak; aralýksýz sözlerini sürdürmeye devam etti. "Neden bir ýþýk, ufacýk bir ümit vermiyorsunuz? Bu dünyaya senin olmaya geldim." "Bu nasýl olabilir?" "Sevmek bir ihtiyaçsa, insanýn sevdiðini söylemesi neden suç olsun. Sizden imkansýz bir þey mi istiyorum?" "Ben doðduðum yerlerde býraktým yüreðimi.. Ana, baba, kardeþ sevgisinden baþka sevgi de tanýmadým." Üniversiteden Þule haným aklýna geldi. Uzun zaman ona da hiçbir þey yazmamýþtý. Ondan da bir haber alamamýþtý. Merak etti. Daldý. Ayumi, genç adamýn yýllardýr görünmez gemler vurduðu duygularýný yeniden uyandýrmaya çabalýyordu. Genç adam; adýný koyamadýðý çilenin öldürücü ýstýraplarýna, kasýrgaya tutulmuþ çaresiz bir aðacýn dallarý, yapraklarý kadar yüreðini sýkýntýya sokmak istemiyordu. Duygularýnýn ruhunu bunaltmasýna, piþmanlýk duyarak yaþamaya asla izin vermek istemiyordu. "Hayýr. Hayýr. Bu imkansýz!" "Neden?" Kestirip atmasýný, irtibatýn kesilmesini, reddedilmeyi asla ama asla kabullenmek istemiyordu. "Ben de sizin gibi sadýk bir dost, candan bir arkadaþ bulamamanýn acýlarýný hissederek yaþadým. Karþýma çýkanlarýn göz bebeklerinde menfaat ve þehvet arzularýnýn raks ettiðini gördüm. Garip bir arzu, garip bir hisle insan denilen meçhulü sende incelemeye, gönül kapýlarýný açarak, sizi çözmeye çalýþacaðým. Her insanýn ýlýk bir arkadaþlýða ihtiyacý vardýr." Genç adam suskunluðunu bozdu. "Beni yeteri kadar tanýmýyorsunuz bile!" "Konuþmasam da tanýyamam ki!.. Sizi günlerce takip ettim. Her hareketinizi izledim. Her derste, her ameliyatta hep yaný baþýnýzdaydým. Günlerce gözlerinizden ve sözlerinizden sýcak bir þeyler ümit ederek bekledim. Gözleriniz; derslerinizin ve iþlerinizin dýþýnda hiçbir þey görmüyordu. Oysa güzeller her zaman yaný baþýnýzda ama her zaman güzellikleri uzakta aramak sevdasýndaydýnýz. "Uzaktaki kýymetli, zorluklarla elde edilen deðerli, aradýðýnda elinin altýnda olmayan güzeldir" derler. Gülde gönülleri olanlar bile, onlara ulaþmak için ömür tüketmekten korkarlar da, kýr çiçeðindeki gül güzelliðini fark ederler. Ýnsan her zaman güzeli ister, güzelin hastasýdýr. Güzele ulaþmak için ömrünü feda eder. Oysa bir baksa etrafýndakilere, mutlak bir güzeli fark edecektir. Ama tek bir düþüncenin kavanozunda kapalý kalmamalý insan. Güzeli ararken, ezerek geçtiði bir baþka güzeli fark edemeyecek kadar kördür insan. Bir görebilse kýr çiçeðinin gül tarafýný... Bir görebilse, hayal pýnarýnýn çeþmesinin deðil de suyunun önemliolduðunu... Yetinse elindekiyle, güzelliðini bulmaya çalýþsa elindekinin. Sevdiklerini gül demetleriyle mutlu edebilme fikrini atsa kafasýndan. Bir gün de kýr çiçeði toplasa, sunsa sevdiklerine... Hayatýný gül arama yolunda feda edeceðine, görse kýr çiçeðinin gül yanýný... Bir fark etse ayaklarýnýn altýndakileri, bir ehemmiyet verse kýr çiçeklerine. "Sonuçta ikisi de çiçektir. Gül herkesçe güzeldir, kýr çiçeði de bence güzeldir." dese." "Milliyetimizin ayrýlýðý sizi hiç düþündürmüyor mu?" Genç kýz: "Hepimiz insan deðil miyiz? Irk, renk ve dil bile bir yerde sükut edebilir. Siz de bilirsiniz ki! Ayný dili konuþanlar deðil, ayný duygularý paylaþanlar anlaþýr. Hele ikinci dünya savaþýndan bu yana, Japonya'da yabancýlarla evlenenlerin sayýsýný bilen bile yok. Ben, ne ilk nede son olacaðým." Genç adam: "Buna ailen, en yakýnlarýn bile karþý çýkacaklar, engel olmaya çalýþacaklarýný hiç düþünmez misin?" "Kim karýþabilir?" "Pek çok." "Bu hayat benim deðil mi?" "Elbette. Ama üzerinizde haklarý olanlar vardýr. Unutmamalýsýnýz! Ve sizde gözü, gönlü ve umutlarý olanlar mutlaka bulunacaktýr."
"Bil ki! Senden uzak Ne güzellikleri avutur beni Bu þehrin, Ne de yýldýzlý akþamlarý.
Özlemin bir nehir olmuþ, Yarar girer içimdeki daðlarý. Alýnyazýmý deðiþtiremem ama Ýstemediðim kadere de boyun eðmem."
"Ben sadece yalnýz ve garip biriyim ." "Býrak. Kum üstünde þaton olacaðýna taþ üstünde kulüben olsun ne fark eder." "Ýnsanlar ancak hayalleriyle yaþar ve biraz yaþamaya baþlayýnca tüm hayallerini kaybederler." "Seni seninle yaþamak varken, sensiz hayalinle yaþamak gücüme gidiyor. Sen en büyük sevgiyi hak edecek kadar mükemmel, herkesin sevmeyi hak etmeyeceði kadar özelsin." "Peki sen müsaade aldýn mý? Sözlerini bir yumuþama olarak kabul ederek; yüreðinde biraz umut ýþýklarý belirdi. Genç kýz : "Sadece bir Türk'ü sevdiðimi söyledim. Biz de kararý evlenmek isteyenler verirler." Gönlü umutla umutsuzluk arasýnda çýrpýnýyor, bedenini soðuk bir ter kaplýyordu. Genç kýz, kararlýlýðýný belli eden davranýþýyla "Þimdi cevap vermeye bilirsin" diye mýrýldanýyordu. Genç kýz, ezik kahrolmuþ duygularla bakmaktaydý. "Acýlar ve sevinçler müþterek olmalý. Derdimizi bir birimizden saklýyorsak, ne anlamý olur birleþmenin? Ben bir Budist'im" diye mýrýldanýyor. "Senden saklýyor muyum? Ya siz. Sizin de Müslüman olduðunu biliyorum!" Aðlamaklý baktý genç adama. "Güzellik, sýrf bunun için beraberliði arzulamak, çok basit istek bence. Acýlarýmýz ve sevinçlerimiz buna isyan etmez mi? Ýnsanýn baþka þeyler konuþmaya, araþtýrmaya, hatta çok þeyleri bulmaya, kaybetmeye bile ihtiyacý vardýr. Herkes gibi benim de bir dýþ dünyam ve bir de iç dünyam vardýr. Orada yasaklara, devletin koyduðu kanunlara, hatta törenin koyduðu bütün kurallara bile kafa tutar, isyan ettiðim olur. Ýnsanýn içinde biriken, taþmak isteyen bu sýrlar var ya, beraberlik, bütünleþmek ve hayatý bölüþmek denilen arzu, daha çok bunun için olmalý. Sizi arkadaþ olarak seçiþim; en yakýþýklý bir siman olduðu için deðildi.. Suskun, vakur, tenezzülsüz görünümünüzle bir muamma gibi oluþunuz, týpký bir mýknatýs gibi beni peþinizden sürükledi. Sizi çözebilmek ve sonra sýkýþan yüreðimin gizlerini size açarak rahatlamak istemiþtim. Bir Budist çocuðuyum. Babam zaman zaman bu öðretileri anlatýr bize. Türkleri Müslüman diye duyarým. Ben bunlarý konuþarak öze yaklaþmak istiyorum. Size nasýl yasak tanýmadan düþüncelerimi açmýþsam, sizden de ayný þeyleri beklemekteyim. En azýndan bir þeyler söylemelisiniz. Beni inandýrmalýsýnýz." "Gerçekleri bilmemek, doðup büyüyerek topraðýn derinliklerine karýþmak.. Bunlar sebebi araþtýrýlmasý gereken sorular olarak duruyor içimde. Babam : "Ýnsan sebepsiz olarak yaratýlmadý." ifadesini sürekli tekrarlayýp durur. Yeryüzü, gökler, yýldýzlar, denizler, canlýlar ve insan. Her biri dev bir muamma kafamda. Ýlmi sebepler araþtýrýlmakta sonra akýllara durgunluk verecek þekilde, gülünç bir ifade ile tesadüflerin kucaðýna terk edilmektedir. Ölenler, ölümün eþiðinden dönenler, hastanelerde inleyenler, iç ürpertici hadiseler hiçbir þey anlatmýyor mu? Yaþadýðýmýz bu asýrda ciddi rahatsýzlýklarýn çoðunu gideremeyen týbbýn yoðun vakalar karþýsýnda acze düþtüðünü görmek, beynimde binlerce soru üretiyor. Bizim tedavi edemediðimiz organlarý yaratan harika ne kadar kuvvetli.. olduðunu anlatan siz deðil misiniz?" Yüzünde acýlý gamzeler vardý. Telaþeli, usanç veren, ýsrarlý, nemli gözlerle bakýyordu. "Güzeli çirkinden, iyiyi kötüden ayýran, tercihlerimizde bize yardýmcý olan, maddenin satýn almaya gücü yetmeyen gözleri.. Bir et ve sinir parçasýnýn akýllara durgunluk veren görebilme olayýný.. düþünen, seven, nefret eden, duygulanan, aðlatan ve güldüren beyni.. Böbreði, ciðeri, kalbi. Mikrobu ve hücreyi.. Bunlarýn vücudumuzda irademiz dýþýnda aldýklarý emirler doðrultusunda sistemli çalýþtýklarýný, düþündükçe bunlarýn bir sahibi olmalý deðil mi? Tedavisinde acze düþtüðümüz organlarýn yaratýlýþlarýný tesadüfe baðlamak ne kadar yanlýþ olduðunu söyleyen?" "Yaþamak sadece millet olmak, yeryüzünü fesada boðuk kan dökmek olmamalý diyen. Toprak, aldýðý emirle sinesine verilen çekirdekleri filizlendirdiði, o þuursuz haliye sebze, meyve bitirdiði, renk renk, desen desen çiçekler açtýðý, sihirli kokular ikram ettiði derelerin, nehirlerin, daðlarýn, gündüz ve gecenin, ay ve yýldýzlarýn hakkýyla görevlerini yaptýklarýný en güzel bir dille yorumlayan siz.. Gece gündüze dönmese, bulut yaðmur yaðdýrmasa, mevsim kýþýný bitirmese, güneþ doðmasa hayat olur muydu? " "Size söz veriyorum. Sizi mesut edebilmek için, her fedakarlýðý yapmaya hazýrým." Genç adam, verecek cevap bulamýyordu. Ayumi'yi üniversite ki baþarýsýný, gayret ve insan üstü çabasýný görmüþtü. Etrafýnda o kadar; birlikte olmak isteyen olmasýna raðmen; yüz vermiyordu. Ruhi güzellikleri fiziki güzellikleri içinde gizliydi. Rutin bir yaþayýþtan dolayý pek bilinmiyordu. Ufuklardan güneþ batmaya baþlýyordu. Batan güneþle birlikte, Tokyo'nun semalarýnda solgun ýþýklar can veriyordu. Gün, yüzüne mor bir tül çekiyordu. Uzaktan sahil dalgalarýnýn ninnileri geliyordu. Evlerine gitmekte olan; sokaktaki insan seli gittikçe azalýyor, Tokyo'nun kucaðýnda kendilerini yalnýz hissediyorlardý. Ayumi, veda edip giderken: "Sizi, bizimkilerle tanýþtýrmak istiyorum" diyordu.