Evlilik
Kadnca
> Anneler ve oðullarý
Bu aralar, birçok insanýn konuþtuðu þey, ‘Gelinim Olur musun?’ yarýþmasýndaki ‘dominant’ kaynana adayý Semra Haným’ýn oðlu Ata üzerindeki sarsýlmaz iktidarý. Psikiyatrlara bakýlýrsa, Türkiye’de anne ve oðullar arasýnda çok daha vahim vakalar mevcut. Hatta patolojik olarak deðerlendirilen saðlýksýz iliþkiler enseste kadar uzanabiliyor.

Týpký Sophokles’in meþhur Oedipus tragedyasýndaki, annesiyle evlenen Kral Oedipus’un dramýnda olduðu gibi. Bu konu, Avrupa ve Amerika’da 1980’lerden beri çok yakýndan inceleniyor. Ancak Türkiye’de týp çevrelerine göre hálá bir tabu sayýlýyor. Gelinlerden durumu kabullenmeleri bekleniyor. Ýþte inanýlmasý zor vakalar, psikiyatrlarýn tespitleri ve bunlarý yaþamak zorunda kalanlara öneriler.

Adýný bir mitolojik öyküden alan, týptaki Oedipus kompleksi, Avusturyalý psikiyatr Sigmund Freud’a göre 4-5 yaþ arasýndaki erkek çocuklarda babayý kendine rakip olarak görerek, annenin gözdesi olma þeklinde davranýþ tarzýný belirtmek için kullanýlýyor. Antik Yunan’da yaþayan en büyük tragedya yazarlarýndan Sophokles’in kaleme aldýðý Kral Oedipus’un hikayesi ise þöyledir: Thebai þehrinin kralý Laios’un bir türlü çocuðu olmaz. Kral, bunun üzerine Tanrý Apollon’a gider ve nedenini sorar. Apollon da, ‘Bir oðlun olacak, ama bu çocuk ileride seni öldürecek, kraliçe (annesi) ile evlenecek ve herkes mutsuz olacak’ der. Bir süre sonra kraliçe hamile kalarak, bir erkek çocuk dünyaya getirir. Kral ise, Apollon’un kehanetini hatýrlayarak bu çocuðu öldürtmek için emir verir. Kraliçe celladý ikna ederek oðlunu kurtarýr ve oradan uzaklaþtýrýr. Bebeði yoldan geçen çobanlar bulur. Baþka bir þehrin kralýnýn emrinde olan bu çobanlar bebeði baþka bir þehrin sarayýna getirirler. O þehrin kraliçesinin de çocuðu olmadýðýndan, bu sefer yine bir kraliçe bebeði alýp, büyütmeye karar verir. Çocuk büyür ve bir gün yolda giderken çýkan bir çatýþmada, bilmeden öz babasý olan kral Laisos’u öldürür. Bu arada bir mitolojik kahramaný daha öldürür çok ünlenerek doðduðu kente kral olur. Bu kentte de gerçek annesi olduðunu bilmeyerek annesiyle evlenir.

Eþi annesine baðýmlý kadýn ne yapmalý?

Sevgiye dayalý bir iliþkide çiftler birbirlerini eðitebilir. Erkekteki anneye baðýmlý kiþiliði fark eden kadýn, bu konuyu erkekle konuþmalýdýr. Ayný zamanda, oðlu üzerindeki hakimiyeti kaybetmekten korkan kaynanaya, oðluyla iliþkisine zarar gelmeyeceðini söz ve davranýþlarýyla göstermelidir.

Erkeðe annesinin psikolojik açýdan saðlýksýz davrandýðýný anlatmak sonuçsuz bir çabadýr; savunmaya geçer. Bunun yerine, erkeði annesinin þikayetlerine ortak çözüm geliþtirme yollarý aramaya davet etmek gerekir.

kayýnvalideyle çatýþmak yerine enerjisini eþine yöneltmelidir. Annesine baðýmlýlýðýný aþmasýný saðlayacak þekilde, kiþiliðini güçlendirici destek vermelidir.

Erkeðe baðýmsýz kiþilik yapýsýný geliþtirici destek vermek, sorumsuzca davranýþlarýný hoþ görmek anlamýna gelmez. Baðýmlý erkekle annesi arasýnda sevgi ve nefret iliþkisi vardýr. Erkek annesine duyduðu öfkeyi onunla özdeþleþtirdiði kiþilere, mesela eþine yöneltebilir. Buna izin vermemek gerekir.

Yaþanmýþ gerçek hayat hikayeleri

Beni de havaya kaldýr diyen anne

Tüm üyeleri yüksek eðitimli bir aile. Batý Anadolu’nun bir kentinde yaþýyorlar. Kadýn her gün, akþamüstü en güzel giysilerini giyiyor, makyajýný yapýyor ve eve dönen eþini bu þekilde karþýlýyor. Adamýn karýsýna jesti ise onu belinden kavrayýp havaya kaldýrmak, öpmek. Bu sýrada kaynana da yakýnlarýnda bulunmaya özen gösteriyor. Ve ‘Beni de kaldýr, beni de kaldýr’ diyor oðluna.

Balayýný üçü ayný odada geçiriyor

Orta halli bir memur ailesinin tek oðlu evleniyor. Kaynana nikah boyunca çiftin yakýnýnda. Balayý konuþmasý açýldýðýnda, o da yeni evli çiftle gitmek istiyor. Oðul da, annesinin bu talebini kabul ediyor. Birlikte yola düþüyorlar. Tatil yapacaklarý otele geldiklerinde, anneye bir oda, genç çifte bir oda veriliyor. Fakat anne bu duruma da çok alýnýyor. Çifte kýrgýnlýðýný açýkça ifade ediyor ve balayý boyunca onlarýn odasýnda kalýyor.

Bir süre yatakta onu rahat býrak

Erkek, alanýnda duayen kabul edilen, týp dünyasýnda saygý gören bir profesör. 60’a merdiven dayamýþ. Doktor olan eþinin ne dediðine aldýrmadan evini annesine açýyor. Kayýnvalide kendi evi olduðu halde zamanýnýn büyük bölümünü oðlunun evinde geçirmeye ve evde piþecek yemekten, temizlik gününe kadar tüm ayrýntýlara tek baþýna karar vermeye baþlýyor. Bu arada bir yandan da oðlunun üzerine titriyor. Sürekli kilosunu kontrol ediyor, ne yiyeceðini söylüyor. Ve gün geçtikçe oðlunun üzerindeki etkisi artýyor. Günün birinde ciddi bir ifadeyle gelinini salona çaðýrýp, karþýsýna oturtuyor. ‘Bak kýzým’ diyor, ‘Bizimki bugünlerde çok çalýþýyor, güçsüz düþtü. Elimden geleni yapýyorum kendini toparlamasý için. Senden rica ediyorum. Bir süre geceleri yatakta onu rahat býrak...’

Torunlar oldu, kaynana vazgeçmedi
Oðlu, ona layýk gördüðü, seçtiði ve sözlediði genç kýz yerine, aþýk olduðu kiþiyle birlikte olunca kýyamet kopmuþtu. Daha niþanlýyken ayýrmak için elinden geleni yaptý. Ama eðitimli ve meslek sahibi çift, sevgileriyle sorunun üstesinden geldi. Evlendiler. Telefon tacizleri, ev baskýnlarý, hakaretleri devam etti. Aradan yýllar geçmesine, torunlarý olmasýna raðmen kaynana savaþý bitirmiyordu. Oðul, anneye tam anlamýyla karþý koyacak gücü gösteremiyor, gelin çok sevdiði eþini üzmemek için yaþadýðý birçok þeyi ondan gizliyordu. Mesela bir gün kaynana, torununu kimseye haber vermeden kreþten almýþ ve ‘Anneni seviyor musun’ sorusuna ‘Seviyorum’ yanýtýný aldýkça torununu dövmüþtü.. Ýkinci torunu doðduktan kýsa süre sonra kaynana oðlunun evde olmadýðý bir gün baskýn yapýyor. Bu sefer gelini çocuklarýnýn önünde dövüyor. Çocuklarýný korumaya çalýþan kadýndan hýrsýný alamayýp, kollarýný, sýrtýný ýsýrýyor. Bu olay bardaðý taþýran son damla oluyor. Çift birbirinden iyice uzaklaþýyor. Hatta erkek baþka bir kadýnla kýsa süreli iliþki yaþýyor. En sonunda gelin, kaynanasýyla görüþmemeye karar verince çiftin sorunlarý çözülüyor.

Evlenmek istiyorum beni kliniðe yatýrýn

25 yaþýnda iyi eðitim görmüþ, aydýn bir genç psikiyatra baþvuruyor. ‘Evlenmek istiyorum, ama daha öncesinde hastaneye yatýp derinlemesine bir psikiyatrik kontrolden geçmek, anneme karþý suçluluk duygusu duymadan evlenmek istiyorum’ diyor. Hekim, bu kontrolün hastaneye yatmadan da yapýlabileceðini anlatýyor. Ama hasta ýsrar edince sonunda hastanýn isteði oluyor ve kliniðe yatýrýlýyor. Kendisiyle yapýlan görüþmelerden sonra sýra ailesine geliyor. 38 yaþýndaki bekar aðabeyi ve eþini genç yaþta kaybeden annesi çaðrýlýyor. Doktor huzurunda konuþmaya baþlýyorlar. Aðabeye düþünceleri sorulduðunda, ‘Beni boþverin, hiç deðilse kardeþim kendine bir hayat kurabilsin. Evlenme isteðini tüm gönlümle destekliyorum’ diyor. Küçük oðlunun evlenmek istediðini o gün öðrenen annenin ise rengi bembeyaz oluyor. ‘Peki öyleyse’ diyor. ‘Ben de bir huzurevine sýðýnýrým.’ Ardýndan odayý terk etmek üzere ayaða kalkýyor ve düþüp bayýlýyor.

Uzmanlar ne diyor

DR. ELÝF ÜLKÜ GÜRIÞIK (Portman Kliniði / Londra)

Bazen anne çok verici görünür, oysa kaþýðýyla verip sapýyla çocuðun gözünü çýkarmaktadýr

Kadýnlar farklý gerekçelerle oðullarýyla saðlýklý iliþki kuramayabilir. Göbekbaðýnýn kesilmesiyle, anne ve çocuk arasýndaki fiziksel iliþki bitse bile bazý anneler bu bað hiç kesilmemiþ gibi davranýr. Çocuðun baðýmsýz bir varlýk olduðunu kabullenemeyen anneler, onu psikolojik açýdan kendilerine baðýmlý kýlmak için elinden geleni yapar. Beynini yýkayýp çocukta duygusal esaret yaratýr.

Türkiye’de çocuklar küçük yaþlardan itibaren baðýmsýz davranýþ biçimine özendirilmesi gerekirken, anneler tarafýndan psikolojik kundaða sokuluyor. Örneðin kaþýðý eline vermek yerine, yemek yedirilerek çocuk baðýmlý iliþkiye yönlendiriliyor. Bazý kadýnlar yoksunluklarýný oðullarýyla gidermeyi dener. Oðlunu kaybettiði ya da anlaþamadýðý eþinin yerine koyar. Hep annesiyle yatmak isteyen bir oðulun terapisi sýrasýnda eþi iþ seyahatine gittiðinde korktuðu için onu yataðýna alan bir anne portresi çýkmýþtý. 12-13 yaþýndaki oðulla ayný yataðý paylaþmak, çocuðun kafasýný karýþtýracak bir hatadýr. Temasla ereksiyon yaþayan çocuk kendini sorgular.

Oðluna tabanca gönderdi

Bir baþka patolojik iliþkiyi güçsüz, aþaðýlanmýþ, onuru elinden alýnmýþ bazý kadýnlarla oðullarý arasýnda görüyoruz. Kadýn oðlunu güçsüz, aþaðýlanmýþ, hadým edilmiþ erkek haline sokarak kendini güçsüz kýlan tüm erkeklerden intikamýný alýr. Tam tersi durumlarla da karþýlaþmak mümkün. Çevresindeki erkeklerin güçsüzlüðüne tepki duyan anneler çok güçlü erkek yaratmaya çalýþabilir. Depresyon tedavisi gören bir erkek hastama annesi ‘Çok zayýfsýn, senden utanýyorum’ diye mektup yazýp beraberinde bir tabanca göndermiþti. Oðullarýyla patolojik iliþki yaþayan anneler çok verici gibi görünmeye çalýþýr. Oysa kaþýðýyla verip sapýyla çocuðun gözünü çýkarmaktadýrlar.

Ankara Üniversitesi’nde çalýþtýðým yýllarda 19 yaþýnda bir er geldi. Kendi kendine konuþuyor, alnýndaki beni ameliyatla almamýzý yoksa elindeki býçakla kazýyacaðýný söylüyordu. Alnýndaki benin damga olduðuna inanmýþtý. Bunu görenin, annesiyle cinsel iliþki kurduðunu düþündüðünü sanýyordu. Annesini çaðýrdýk. Küçük bir memur ailesiydi. Baba 10 yýl önce ölmüþ, oðul ailenin erkeði yerine konulmuþtu. Sorduðumuzda cinsel iliþkinin varlýðýný doðruladý. Bu olay 1967’de yaþandý. Bugün de aile içinde enseste kadar varan saðlýksýz iliþkiler devam ediyor. Ancak görmezlikten geliniyor.

DOÇ. CEM ÝNCESU (Acýbadem Hastanesi / Ýst.)

Anneye aþýrý düþkünlük cinsel sorun yaratýr

Annesine aþýrý düþkün erkekler evlilik ve cinsel yaþamda ciddi sorunlarla karþýlaþýyor. Eþlerinin bu duruma gösterdiði tepki sonucu oluþan öfke, þiddet uygulamalarýna uzanan çatýþmalar, eþe ya da anneye yönelik suçluluk hissi yaratan arada kalmýþlýk duygusu erkeði zorlar. Annesine danýþmadan karar alamamasý evde iktidarýn paylaþýlmasýný doðurur. Eþinin gözünde erkeðin imajý ciddi biçimde sarsýlýr. Terapiye baþvuran kadýnlarýn, eþlerine yönelik cinsel isteksizlik, uyarýlma ve orgazm yakýnmalarýnda bu faktörün önemli payý olduðunu görüyoruz. Çünkü kadýnda cinsel uyarýlmayý saðlayan erkeðin güçlülüðü, kararlýlýðý, mücadele azmi, gözüpekliðidir. Evde oluþan iktidar boþluðunu kadýnýn doldurmasý daha ciddi sorunlar yaratýr. Cinsel yakýnmalara baþvuran çiftlerde anne baðýmlýlýðý ciddi sorun olarak ortaya çýkýyor. Çünkü annesine baðýmlý kiþilerde güven eksikliði, cinsel iliþkiden korkma, kaçýnma, ereksiyonla ilgili kaygýlar, performans anksiyetesi, çeþitli orgazm güçlükleri yaþanýyor.

Televizyon kaynanasý Semra Haným

Herkesin dilinde bir Semra Haným’dýr gidiyor. Televizyonda oðlu Ata’ya (23) gelin beðenen Semra Haným. Peki kim bu Gelinim Olur musun programýnýn sert kaynanasý? Semra Yücel (52), Ýstanbul’da Bayrampaþa’da oturuyor. Yarý Boþnak, yarý Çerkez bir aileden gelme.

Boþandýðý eþi Hamit Türk’le, tanýþtýklarýnýn dördüncü günü kaçarak evlenmiþ. Giresun’da yapýlan düðün sýrasýnda gelin 24, damat 21 yaþýndaymýþ. General Elektrik’te çalýþan Hamit Türk’ün Almanya’ya gitme kararýndan sonra boþanmýþlar. Hamit Bey, evlilikleri sýrasýnda Semra Haným’ý ve çocuklarýný dövüyormuþ. Boþandýðýnda çocuklar 13 ve 11 yaþlarýnda ve üç aylýkmýþ. Hepsini yalnýz baþýna büyütmüþ. En küçük Anýl þimdi ilkokulda. Kimine göre sert mizacý havacý astsubay babasýndan miras. Çocuklarýyla birlikte yaþadýðý dubleks daire de öyle. Kýzý Seçil (25), annesinin ‘Namusuna sahip çýkmak despotluksa, annem Hitler’in kadýn halidir’ diyecek kadar arkasýnda! Ablasý Süheyla Gürbüzer (54) de. Komþularý ise nevi þahsýna münhasýr biri olduðunu kabul ediyor. Ýþte en yakýnlarýnýn aðzýndan bir televizyon kaynanasýnýn öyküsü...

Kardeþim haklý, adýna layýk bir gelin gelmeli

Herkes kardeþimin tavýrlarýnýn çok sinirli olduðunu söylüyor. Biz ailecek hýzlý konuþuruz. Ben de onun gibiyimdir. Biraz da o yüzden öyle algýlanýyor. Bir tür panik atak herhalde. Mesela dedem de konuþurken terden yedi mendil ýslatýrmýþ. Ama ben her durumda kendisini haklý buluyorum. Sonuçta aileye, adýna da layýk bir gelin gelmeli. El öpen, saygýda kusur etmeyen, örf adet bilen gelin istiyoruz. Bazýlarý da, annesi var olduðu sürece Ata’nýn evlenemeyeceðini söylüyor. Kardeþim, yeðenlerimi çok iyi yetiþtirmiþtir. Ata, bazýlarýnýn küçümsercesine söylediði gibi ‘ana kuzusu’ deðil, ‘annesinin kuzusu’dur. Evde telefonlar susmuyor bir defa, onunla evlenmek isteyen o kadar çok ki. Eðer orada evlenmezse, biz evlendirip, televizyonlarý da düðününe çaðýrýrýz, merak etmesinler.

SEÇÝL YÜCEL (Kýzý)

Namus denilince annem Hitler’in kadýn halidir

Namusuna, haysiyetine, þerefine sahip çýkmak ayýp mý? Annem bunlarý yapýyor. Bu despotluksa evet annem despot. Hatta Adolf Hitler’in kadýn hali. Ata’nýn kararlarýný etkilediðini söylüyor birileri. O bizim kararlarýmýzý etkilemez sadece, tecrübelerini aktararak, doðru yolu bulmamýzý saðlar. Bizi ayrýca çok iyi tanýr. O yüzden Ata’nýn ne zaman aþýk olacaðýný annemin söylemesi bence doðru. Bu kadar tepki gelmesine þaþýrmýyorum ben. Toplu taþýma araçlarýnda erkeklerin, hamile kadýn gibi koþturup yer kaptýðý bir toplumda annemin eleþtirilmesi normaldir. Biz çok zor günler geçirmiþ bir aileyiz. Ata aileyi tek baþýna yufkacýda çalýþýp geçindirirdi. O yüzden birbirimize baðlýyýzdýr. Hálá evdeyken hep bir arada otururuz. Annemin saðladýðý birlik ve dirlikten ayrýlmayýz.

GÜLSEN ABAY (Komþusu)

Bazýlarý susar ama Semra Teyze susmaz

Semra Teyze, ekranda gördüðünüz gibi bir karakter. Ama kendisinin hiçbir kötülüðü yoktur. Ýyi bir insandýr. Bir kez kavga ettiðini görmedim. Yarýþmada, bazý hareketleri hazmedemeyince, tepki veriyor. Bu insanýn karakteriyle ilgili bir þey. Bazýlarý tepki gösterir, bazýlarý susar. Semra Teyze susmaz, tepki verir.

HAMÝT TÜRK (Eski eþi)

Ayný televizyonda gördüðünüz gibidir

Evliliðimiz sýrasýnda sopayla filan deðil ama arada bir dövüyordum. Bunlar benim kötü huylarým. Dövdükten sonra da çok üzülüyor, gidip hediyeler, çiçekler alýyordum. Bir süre sonra Almanya’ya gitmeye karar verince boþandýk. Sonra döndüðümde tekrar görüþtüðümüz oldu. Hatta bana, ‘Hamit ben bir dilim ekmeðe razýyým. Yeter ki bir iþ bul ve nikah tazeleyelim’ derdi ama ben yine eski alýþkanlýklarýmý tekrarladým. Bir gün kül tablasý istedim ondan. Artýk nasýl söylediysem, o gün tamamen ipleri kopardý. Semra, ‘Bu yapýlmalý’ dediði bir þeyden asla vazgeçmez, ayný televizyonda gördüðünüz gibidir. Ama bir tek sabah olsun, kahvaltýmý hazýrlamadýðýný da hatýrlamam.’

SEMÝH ÇELEBÝ (Mahalle muhtarý)

Her þeyiyle baþkadýr

Semra, çocukluk arkadaþým. O her zaman ciddiydi. Hatta zaman zaman yaptýrýmcý. Ama çok iyi, çok yardýmsever bir hanýmefendidir. Sevmeyeni yoktur. Çocuklarýný çok iyi yetiþtirdi. Onun yürüyüþü, konuþmasý, oturuþu bir baþkadýr. Nasýl anlatsam, Semra Semra’dýr.

Hürriyet


www.bluesash.net